24 Ekim 2013 Perşembe

Atatürk’ün Türk Dilini geliştirmek için yaptığı çalışmaları nelerdir?

Atatürk, öncülüğünü yaptığı çağdaşlaşma hareketinde, dil bağımsızlığını, siyasal ve ulusal bağımsızlığın ayrılmaz parçası olarak değerlendirmiştir.
       Atatürk, Cumhuriyetin ilanıyla başlayan ve Ulusumuzu çağdaş dünyanın evrensel değerleriyle buluşturmayı amaçlayan çok yönlü girişiminde Türkçenin yalınlaştırılmasına, dilimizin gerçek kimliğine kavuşturulmasına ve yabancı sözcüklerden arındırılmasına büyük önem vermiştir. Yüce Atatürk, dilimizin başka dillerin etkisinden kurtarılması yönünde bugün de şükranla andığımız, öngörülü çalışmalarda bulunmuştur.
        Dilde gerçekleştirilen devrimle Ulusumuz, farklı düşünce sistemleri ve yeni yaşam biçimleriyle tanışmış, öz değerlerini evrensel değerlerle buluşturabilmiş tir.
        Atatürk”ün ve devrimlerinin amaçladığı, toplumumuzu çağdaş uygarlık düzeyine çıkarma düşüncesi, ancak dilimizin, bu düzeyin gerektirdiği kavram, sözcük ve terimleri karşılayacak kültür, sanat ve bilim dili durumuna getirilmesiyle gerçekleştirilebilmiştir.
       1931 yılının ilkbaharında, Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün özlemlerinden biri olan, Türk tarihini inceleyecek bir kurum gerçekleştirilmiş, Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti kurulmuş (15 Nisan 1931) ve ertesi yıl da ilk bilimsel toplantısını düzenleyerek bilim dünyasına ayak basmıştır (2–11 Temmuz 1932). Toplantının son gecesinde, tarihimizle olduğu kadar dilimizle de ilgilenen bu cemiyetin bazı üyeleri Gazinin koruyucu başkanlığı altında toplanacak ve su kutsal buyruğun doğrultusunda ikinci bir “Cemiyet”in kuruculuğuna öncülük edecektir:
        “Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti gibi bir de ona kardeş bir dil cemiyeti kuralım. Adi Türk Dili Tetkik Cemiyeti olsun.”
        Ertesi gün (12 Temmuz 1932) İçişleri Bakanlığına verilen kuruluş dilekçesinde Samih Rıfat başkan, Ruşen Eşref Ünaydın sekreter, Celâl Sahir Erozan ve Yakup Kadri Karaosmanoğlu üye olarak görülüyordu. Mustafa Kemal’in ikinci özlemi de gerçekleşiyordu. Artık Türk Dili Tetkik Cemiyeti de kurulmuştu. Bu gün uzun yıllar boyunca kuruluş günü olarak kutlanır. Son kutlanışı ise 12 Temmuz 2001’dedir. (bk. Türk Dili, 2000 / II, 596, Ağustos 2001).
         O günkü adıyla “nizamname” olan tüzükte Kurumun amacı ortaya konulurken bu amaca ulaşmak için tutulacak yol da belirtiliyordu. Bu yollardan dördüncüsünde söyle deniliyordu: “Cemiyet mesaisinin semerelerini her türlü yollardan nesre çalışmak.”
         Bu arada ilk Türk Dili Kurultayı’nın toplanması kararlaştırılmış ve bir tarih belirlenmiştir: 26 Eylül–5 Ekim 1932.

 Atatürk’ün Türk Dilinin Gelişimi ile ilgili Yaptığı Çalışmalar

 Atatürk bizi, milliyetimize ve Türk ulusal bilincine sahip kılarken bir taraftan da “Türk Ulusal Dili” üzerinde çalışıyor ve dil devrimini gerçekleştiriyordu. Bilindiği gibi her ulusun bir dili vardır ve bu dilin de bir fonetiği, yani gırtlaktan çıkan ses yapısı mevcuttur. Konuşulan dil; o dile uygun bir fonetikle yazılamadığı takdirde o dil, dil olmaktan çıkar. Nitekim Türkçe de gırtlaktan çıkan sesli ve sessiz harfler bellidir. Bu durumu herkesten önce gören Atatürk, Türk dilinin yazılısına uygun olan sesli ve sessiz harfleri bilimsel metotla bir araya getirerek konulma fonetiğimize uygun bir yazı (alfabe) fonetiğini de bize kazandırmış oldu.

       Türk Dil Kurumu, Türk Dili Tetkik Cemiyeti adıyla 12 Temmuz 1932de Mustafa Kemal Atatürk’ün talimatıyla kurulmuştur. Cemiyetin kurucuları, hepsi de milletvekili ve dönemin tanınmış edebiyatçıları olan Sâmih Rifat, Ruşen Eşref, Celâl Sahir ve Yakup Kadridir. Kurumun ilk başkanı Sâmih Rifattır. Türk Dili Tetkik Cemiyetinin amacı, “Türk dilinin öz güzelliğini ve zenginliğini meydana çıkarmak, onu yeryüzü dilleri arasında değerine yaraşır yüksekliğe eriştirmek” olarak tespit edilmiştir. Atatürkün sağlığında, 1932, 1934 ve 1936 yıllarında yapılan üç kurultayda hem kurumun yönetim organları seçilmiş, hem dil politikası belirlenmiş, hem de bilimsel bildiriler sunulup tartışılmıştır. 26 Eylül–5 Ekim 1932 tarihleri arasında Dolmabahçe Sarayında yapılan Birinci Türk Dili Kurultayı sonunda Kurumun “Lügat-Istılah, Gramer-Sentaks, Derleme, Lengüistik-Filoloji, Etimoloji, Yayın” adları ile altı kol hâlinde çalışmalarını sürdürmesi kabul edilmiştir. Sonraki kurultaylarda bu kollardan bazıları ayrılmış, bazıları tekrar birleştirilmiş; fakat ana çatı değiştirilmemiştir. 1934te yapılan kurultayda cemiyetin adı, Türk Dili Araştırma Kurumu; 1936 daki kurultayda ise Türk Dil Kurumu olmuştur.

Türk Dil Kurumu başlangıçtan beri çalışmalarını iki ana eksen üzerinde yürütmüştür: 

1. Türk dili üzerinde araştırmalar yapmak, yaptırmak; 
2. Türk dilinin güncel sorunlarıyla ilgilenerek çözüm yolları bulmak.

        Atatürk’ün kendisi de Türk dili üzerindeki yerli ve yabancı araştırmaları bizzat inceleyerek, dönemindeki bilginleri Türk dili üzerinde araştırmalar yapmaya yönlendirmiştir.
         Ankara Üniversitesinin fakülte olarak kurulan (1935) ilk yükseköğretim kurumu olan Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Büyük Önderimizin adını koyduğu ve özel bir misyon yüklediği bir bilim merkezidir. Mustafa Kemal Atatürk Fakültemizin kurulmasını önerirken, çağdaş Türkiye’nin yapacağı atılımda hem ulusal bilincin gelişmesi, hem de özgür düşünceli bireylerin yetişebilmesi için, Türk dilinin, Türk tarihinin ve Türk kültürünün derinliğine araştırılmasının en başta gelen koşul olduğuna inanıyordu.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Yorumlarınız İçin Teşekkür Ederim

İletişim araçları