19 Aralık 2013 Perşembe

Doktorluk mesleğinin olumlu ve olumsuz yönleri nelerdir?

"İnsanları sevmiyorsanız bu mesleğe soyunmayın" İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekim Yardımcısı Dr. Tuncay Batur, doktor olmak isteyen gençlere mesleğin iyi ve kötü yanlarını anlattı, başarının sırlarını açıkladı

Röportaj: Ayça ÇALIŞKAN
İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekim Yardımcısı Dr. Tuncay Batur, başarıyla sürdürdüğü hekimlik mesleğine gönülden bağlı olduğunu söylerken ve ekliyor "İnsan yaşamı dünyada her medeniyette, her dilde, her dinde, her ırkta en kutsal varlıktır" diyor.
- Doktor olmaya nasıl karar verdiniz?
Çocukluk hayalim askeri doktor olmaktı. Askerlik kısmı olmadı ama doktorluk oldu. İşçi emeklisi tek maaşlı bir babanın oğluydum. İnandıktan ve o uğurda mücadele ettikten sonra insanın her istediğini başarabileceğine inanıyorum.
- Eğitim döneminiz nasıl geçti?
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Bölümü'nden 1984 yılında mezun oldum. Ardından Üç yıl Afyon'un elektrik ve suyu olmayan çok ücra bir dağ köyünde çalıştım. Hizmetin ardından ihtisas sınavını kazanarak 1987 yılında Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde enfeksiyon hastalıkları ve mikrobiyoloji asistanı olarak göreve başladım. 1991 yılında ihtisas dönemim sona erdi. Aynı yıl uzmanlık sınavına girdim ve aynı hastanede uzman olmaya hak kazandım. 1991 yılındaki uzmanlıktan sonra 1994 yılında başhekim yardımcılığına başladım.
1994 yılından bu yana da sağlıklı yönetici kardosunda çalışıyorum. Başhekim yardımcılığı ve başhekimliği görevlerinin ardından şu anda da başhekim yardımcılığı görevini sürdürüyorum. Ayrıca Açıköğretim Fakültesi Sağlık Tesisleri yöneticiliği 2'nci sınıf öğrencisiyim. Aldığım açıköğretim eğitimi bu meslekte eğitimin sınırsız olduğunun göstergesi.
- Hekimlik mesleğini anlatır mısınız?
Doktor olmak bir başkasının söyledikleriyle değil içten gelen bir olay. Öncelikle bir insanın hekim olmayı istemesi gerekiyor. Hekim olmak için ilk başta insanları sevmek gerekiyor. İnsanları seven kişi, bu sevgisinin karşısında sınırsız özveride bulunan kişi ancak hekimliği yürütebilir. Hekimlik sürekli olarak almak değil vermektir. Altı yıl tıp fakültesi, üzerine 4 ya da 5 yıl ihtisas ve onun üzerine ölünceye kadar bilgi ve eğitim gerektiren bir süreç. Bunu göze almak içinde amaç hiç bir zaman para olamaz. Gerçek bir hekim öncelikle insanları sevmeli ve insanlara karşılıksız ve menfaatsiz bir şeyler verebilmeyi amaç edinmelidir.
- Olumsuz yanları nelerdir?
Öncelikle çok yorucu bir meslek. Hekimlerin aldıkları paralar göze batsa da para bu işin son aşaması. Hekimlik büyük özveri gerektiriyor. Ailenizden, eşinizden çocuğunuzdan çevrenizden vermenizi gerektiriyor. Mesai sınırı yok, gecesi gündüzü yok. Yüksek riskler ve sorumluluklar içeriyor. Sorumlu olduğunuz kişi insan. İnsana yapmış olduğunuz artı değer olumlu yansır ama zarar da verebilirsiniz. öncelikli ilk amaç hastaya zarar vermemektir bunun için kendinizi geliştirmeniz gerekiyor.
Sürekli meslekte ilerlemek için de okumanız gerekiyor. Bu da zaman çevrenizden çalmanızı gerektirir. Eğer bu zaman çalmaya sınırsız çalışmaya, yorulmaya uykusuz gecelere günlerce eve uğrayamamaya rağzıysanız çok keyifli bir meslek.
- Peki olumlu yanları?
Bir insanın yaşam ile ölüm sınırından atlatmayı başarabiliyorsanız en büyük ödül bu. Bu ödülden de mutlu olabiliyorsunuz, siz bu mesleği seviyorsunuzdur. Aldığı paralar ise hiç bir zaman kriter değil, bu mutluluk kriterdir. Günlerce saatlerce uğraştığınız bir hastayı kaybettiğinizde saatlerce ağlamışızdır. Bunu pek çok hekim arkadaş yaşamıştır. Hastanın hayata dönmesi, onun gözlerinin sizin gözlerine bakması ya da hasta yakınlarının bir tebessümü, çektiğiniz sıkıntıları, yorgunluğu, acıları unutturmaya yetiyor. - Doktor adayları nelere dikkat etmeli?
Bir kez fiziki olarak ağır koşullara hazır olmalılar. Kişiliği ve kimliği ile uyumlu hekimliğin dışında kendilerine en uygun branşı seçmeliler. Bugün çok muhteşem koşulları bulunan bir özel hastanede görev yaptığınız gibi, koşulları yetersiz yerlerde de çalışabilirsiniz. Ayrıca beden ve ruhsal sağlamlık da gerekiyor, insanları mutlaka sevmeniz gerekiyor. maddiyatçılık en son sırada bulunuyor.
- Gelecekte mesleği nasıl görüyorsunuz?
İnsanoğlu varolduğu sürece hekimlik mesleği var olacak ve önemini asla yitirmeyecektir. Biz ve bizden sonraki hekimler bu mesleğe sahip çıkıp korumak zorundayız. Sağlık sektörünü çirkinleştirmekten, kirlenmekten uzak tutmak zorundayız. Bir ve birin üzerinde yabancı dil bilmek zorunluluk oldu. Tıp sürekli ve hızlı değişen bir meslek bunun için yurt dışı ile bağlantılarının sağlam olması ve değişimleri anında takip etmeleri gerekir. Önümüzdeki yıllarda hekimlik sektörünün son 20 yılda kaybettiği imajının hakettiği seviyeye çıkartılması umudundayım.
İmaj kaybının en büyük nedeni tıp fakültesine giren insanların maddesel kaygılarının bulunması. Bunlar olumsuz durumlara yol açıyor ve bu da hastalara yansıyor. Ama son alınan önlemlere hekimlerin ekonomik durumları yükselmekte ve bu mesleği seçenler daha net olarak ayrılmış durumdu. Bu yüzden önümüzdeki yıllarda mesleği seçenlerde de farklılık gözlenmekte.
- Uzmanlık zorunlu mu?
Tıpta branşlaşma zorunlu hale geldi. Artık tıp mezun olmak yetmiyor. Mezuniyetin üzerine ihtisas onun üzerine de branşlaştığınız alanda bir üst ihtisas gerekiyor. Örneğin kendim için konuşursam Enfeksiyon hastalıkları ve Mikrobiyoloji branşının dört senenin üzerine artı bağışıklık bilimi yapılıyor. Özel dallar çok önemli. Bu mesleğe başlamış biri ilk başında sadece doktor olmayı değil, sadece enfeksiyon hastalıkları uzmanı olmayı değil, en üst branşta en son nereye varacağını hesaplamak zorunda.
Hekimlikte geleceğin branşları ise enfeksiyon hastalıkları, Mikrobiyoloji, genetik ve kanser tedavisi.
- Peki ya kariyer?
Kariyerlik üniversitelerde uzun ve meşaketli çalışma sürecini gerektiriyor. Doçent oluncaya kadar yardımcı doçentliğe devam etmeniz ve çok sayıda yayın ile çalışmada bulunmak zorundasınız. Ayrıca maaşlar ne yazık ki bir pratisyen hekimin maaşı ile aynı. Bir kez daha söylüyorum hekim olmak için maddesel parametreleri düşünüyorlarsa hekim olmasınlar.
- Türkiye'deki tıp eğitimini nasıl buluyorsunuz?
Türkiye'deki Tıp eğitiminin yeterli olduğuna inanıyorum. Teorik ve pratik anlamda yeterli eğitim alınıyor. Bin başka düşüncem ise akademilerde ingilizce eğitimin yaygınlaştırılması gerekiyor. Sağlık Bakanlığı'na bağlı eğitim hastanelirinde de bu özellikle arttırılmalı.
- Beyin göçü hakkında düşünceleriniz?
Beyin göçü çok büyük bir kayıp Türkiye için. Burada araştırmaya yönelik kaynaklar çok sınırlı. Araştırma görevlilerimiz çok var ama araştırmalarını gerçekleştirecekleri laboratuvarlar yok. Son çalışmalarla tekrar tersine bir beyin göçü akımının başlatılması gerektiğini düşünüyorum.
- Mesleğe gönül verenlere tavsiyeleriniz?
Mesleği sevsinler, insanları sevsinler maddesel değerlerde önem vermesiler kendilerine uzun vade ayırsınlar ailelerinden zaman çalacaklarına inanıyorlarsa son derece keyif alacaklardır. Tıp mesleğinde üretmiş olduğunuz hizmetin sonunda size dönen sosyal değerlerin kaybedilmez bir duygu olduğunu düşünüyorum. İnsan yaşamı dünyada her medeniyette, her dilde, her dinde, her ırkta en kutsal varlıktır.
Enfeksiyon ve mikrobiyoloji hızla gelişmeye başladı
Dr. Tuncay Batur kendi uzmanlık alanı Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji için şunları söylüyor:
"Geleceğin branşı insanlar arasındaki ilişkiler yaygınlaştıkça kıtalar arasında enfeksiyonlar hızla yayılıyor. Kuş gribi, Sars, Aids Dizanteri, tifo gibi. Bir artısı daha tıbbı müdahale ile başarının en yüksek olduğu bir branş. Yeni bulunan arıştırmalarlar yeni tedavi yöntemleriyle başarı oranımız giderek yükseliyor."
Ne kadar kazanıyorlar?
Dr. Tuncay Batur, doktorların kazançlarını şu sözlerle açıklıyor: "İyi bir doktor kazanabildiğiyle yetinmeyi bilen bir doktordur. Resmi kurumlarda bir doktorun ortalama kazancı aylık 2 milyar ile 2. 5 arasında değişmektedir. Bazı çalışmalarla ve tam gün uygulamalarıyla bu rakam 4.5-5 milyara yükseltilmiş durumda. İnsanların sağlıklı ve rahat hizmet verebilmeleri için ailenizin geçim standartını yakalamanız gerekiyor.
Muayenehanesi olan hekimleri kapsam dışında bırakıyoruz. Çok para kazananların toplam hekim popülasyonu içersindeki oranları yüzde 2'yi geçmez. Pratisyen hekim ile uzman hekim arasında çok fark var. Pratisyen hekimlerin 1 milyar 200 milyon civarında alırken uzman hekim 2.5 milyar alıyor. Lise üzerine 6 yıl tıp, 4 ya da 5 yıl ihtisas yapmış ve yaşamının üçte birlik kısmını eğitime harcamış hekim için yeterli bir kazanç olmadığını düşünüyorm."

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Yorumlarınız İçin Teşekkür Ederim

İletişim araçları