16 Ocak 2014 Perşembe

Lidya uygarlığı,

29/02/2012 14:29 (m.ö. 700-300) batı anadolu’da gediz ve küçük menderes yörelerinde oturan bu halkın nereden geldiği kesin olarak belirlenememiştir. Antik dönem yazarları onların güneydeki karyalılar ile kuzeydeki mysialılar ve frigler ile akraba olduklarını söylerler. Hint-avrupa karakterli bir dilleri olan lidyalıların batı anadolu’da m.ö. 2. Binyılın ikinci yarısından itibaren varoldukları kabul edilmektedir. En ileri dönemlerindeki kralları aşağıda verilmektedir :
Gyges m.ö. 680-652
Ardys m.ö. 652-625
Sadyattes m.ö. 625-610
Alyattes m.ö. 610-575
Kroisos m.ö. 575-546
Lidya’nın parlamasının nedeni bölgede bulunan altın madenleriydi. Bu madenin m.ö. 7. Yüzyılın başından beri sardes’te işletilmeye başlaması lidya’lıları zenginleştirmiş ve güçlendirmişti. Lidya’nın anadolu’daki uygarlığa katkısı daha çok ekonomi dalında olmuştur. Altın sikkeler basarak ticaretteki değiş-tokuş usulünü değer ekonomisine çevirmişlerdir.
Lidya tarihinin bazı dönemlerinde frigleri de yıkan kimmerlerin saldırısına uğradı ve sardes kenti kimmerlerle birlikte yine göçebe bir topluluk olan trerler tarafından da yağmalandı. Ayrıca medler ve perslerle de çeşitli kez savaşlar yapmışlardır. M.ö. 28 mayıs 585 günü medlerle yapılan savaş sırasında güneş tutulması meydana gelmiş ve savaş böylece sona ermiştir. Lidya devletine son veren pers kralı kyros olmuştur.
Lidya soyluları ölülerini, friglerdeki gibi tümülüslere gömüyorlardı. Bu tümülüsler sardes’in kuzeyinde marmara gölü kıyısında yer alırlar. Bunlardan 355 m. Çapında ve 61 m. Yüksekliğindeki tümülüs anadolu’daki en yüksek yığma mezar örneğidir. Çok zengin olan anadolu mozayiğinde sözü edilmesi gereken ve bugün de izlerine rastladığımız başka uygarlıklarda vardır.
Demir çağında incelenmesi gerekenler arasında karia ve lykia uygarlıklarını sayabiliriz. Hint-avrupa ailesinden olan dilleri hitit öncesi ögeler taşımaktadır. Karialıların daha önceleri batı anadolu’da yerleşmiş oldukları bilinen leleglerden, lykia’lıların ise luvilerden geldikleri sanılmaktadır. Lykia uygarlığının en özgün örnekleri arasında kayalara oyulmuş anıtlar yer almaktadır.
Lidya devletinin m.ö. 546 yılında son bulmasıyla iranlılar ege denizi kıyılarına kadar tüm anadolu’yu ellerine geçirdiler. Pers egemenliği m.ö. 333 yılına değin sürdü. Bu dönemden sonra yerli kültür gelişiminin yerini batıdan gelen yeni etkiler ve bunun sonucunda ortaya çıkan bir kültür almaya başladı.

Lidya tarihi

Kökenleri konusunda kesin birşey söylenilemeyen lidyalılar’ın oturdukları yerlere mö 2. Bin yıldan önce geldikleri bilim adamlarının ortak görüşüdür. Dilleri nedeniyle hint-avrupa kökenli oldukları düşünülmektedir. Sonraları lidce konuşan bu halk kütlesinin mö 2000 ya da daha erken bir tarihte hititler’den ayrıldığı sanılır. Buna karşılık lidya’da hiç olmazsa kalkolitik çağdan başlayarak yerli bir halk kitlesinin oturduğu kesindir.
Lidyalı’lar yerli halkla kaynaşmış gibidir. Herodotos’tan öğreniyoruz ki “yunanlıların lidya diye bildikleri ülkede eskiden ,maionlar adında, lidlerden farklı, ama onlara tümüyle yabancı olmayan başka bir halk yaşardı. Lidler, maionları yenip topraklarını alınca onlar da ya denizi geçip batıya kaçtılar ya da kalıp yenenlere boyun eğdiler”.
Mö 7.yy’ın ilk yarısı içinde birdenbire parlayan lidya krallığı, önasya dünyasının en ilginç kültürlerinden biridir. Bu krallık ne tam anlamıyla doğulu, ne de tam anlamıyla batılı devletlere benzer; her iki bloğun siyasal ve kültürel etkilerinden oluşmuş yeni bir anadolu krallığıdır. Kaynaklara göre lidya’da üç ayrı sülale hüküm sürmüştür: atyadlar, heraklidler(tylonidler) ve mermnadlar.
Herodotos’a göre atyadlar sülalesi atys’in oğlu lydos ile başlar fakat lydos’tan sonra kralların sıraları ve hatta adları bile kesin değildir. Bu da 2.bin yılın ikinci yarısı içinde yaşanmış olması gereken atyad sülalesi krallarının gerçekte var olmadığı, tüm eski çağ toplumlarındaki gibi, lidyalılar’ın çok eski bir geçmişe sahip olma istedikleri sonucunda ortaya çıktığı fikrinin oluşmasına neden olmuştur. Ama bu hanedana ait bir kral adı ‘meles’ hitit kayıtlarında geçmektedir.
Sardes’te yapılan kazılar son tunç çağı’nda (mö 1400-1200) lidyalılar’ın, yunanistan’dan gelip batı anadolu’ya yerleşen mikenlerle ticaret yaptıklarını ortaya çıkarmıştır. Ayrıca hitit arşivlerine göre hitit imparatoru tudhaliya ıv (mö 1250-1220) “assuwa konfederasyonu” adıyla birleşerek kendine karşı gelen bir takım devletlere sefer yapmış, bu ülkeleri yıkıma uğratmıştır. Nitekim arkeolojik kazılar 2.bin yılın sonlarında bir düşman güç tarafından yakılıp yıkıldığını göstermiştir.
Atyadlar’ı izleyen heraklidler sülalesi lidya’da 505 yıl egemen olmuştur. Başlangıcı mö 1192 yıllarına uzanır. Bu tarih yeni hint-avrupa kabilelerinin boğazlar yoluyla anadolu’ya göç ettikleri ve büyük hitit impartorluğu’nun ortadan kalktığı yıllardır. Bu sülaleye grekler’ce tanrı herakles’le ilişkiye getirelerek “heraklidler”, lidyalılarca kahramanları tylos ya da tylon’un adından “tylonidler” adı verilmiştir. Tylon’un batı anadolu’ya yeni gelen hint-avrupa’lı thraklar’ın bir boyunca getirilmiş olması olasıdır.
Heraklidlerin daha önce bahsettiğimiz maionlar’a eşitliği ve demir çağı’nın başlarında sardes’e “hyde”, ülkeye de “maionia” adını verdikleri öne sürülmüştür. Çünkü son heraklid kralı kandavles’in adının maionca olduğu kabul edilmektedir. Ayrıca mö 1000 yıllarında maionia denilen lidya’ da çanak-çömlekçilikte yeni bir boyalı geometrik biçim meydana gelmiştir ve bu demir çağ lidyasında yüksek bir kültür ve artistik faaliyet olduğunun kanıtıdır.
Daha sonra mermnadlar denen hanedanın ilk kralı gyges’in mö 685 yılında lidya tahtına çıkışıyla ilgili oldukça heyecanlı asıl öykü başlar. Karısının güzelliğine hayranlığını kanıtlama derdindeki kandavles’in kuşkulu dostu gyges’e yatmaya hazırlanan karısını gizlice seyrettirmesi ve çok kızan kraliçe’nin kocasını öldürsün diye gyges’ı gizliden gizliye zorlamasıyla gyges kandavles’i öldürür ve kraliçeyle evlenerek tahta geçer. Böylece 141 yıl sürecek olan mermnad egemenliği başlar.
Lidyalılar eski önasya’ da birinci derecede önem kazandılar ve özgün eserler yarattılar. (mö 587-546) sırayla gyges, ardys, sadyattes, alyattes ve kroisos lidya devletini yönettiler. Bu dönemde lidya’nın zenginleşmesi ve güçlenmesi de altın madeninin bulunması, işlenmesi ve ticaretin yapılması çok önemli bir faktördür. Bu saydığımız kralların ilk adımda, güç politikasının silahı olarak ekonomik kaynakları kullandıkları sanılır. İlk sikkelerin ortaya çıkışının asker ücretlerinin ödenmesiyle ilgili olduğu bile düşünebilir.
Gyges tarihe geçince yunan kentlerine karşı askeri girişimlerde bulundu ve kuzeyden gelen kimmer tehlikesiyle uğraştı. Ve onları yenilgiye uğrattı. Fakat ikinci kimmer saldırısına dayanamayacak sardes’in yıkımıyla sonuçlanan savaşta öldü. Bu dönemde yunanistan’la ticaret ilişkileri çok gelişmiştir.
Gyges’ten sonra gelen krallar döneminde de kimmer akınları devam etti. Fakat bunlara karşı lidya devleti çok iyi direndi ve bu da ekonomisinin ne denli güçlü olduğunu gösterir. Yine gyges’ten sonra gelen krallar yunan kent devletlerine saldırılar düzenlediler. Alyattes lidya tarihinin en büyük kişisi ve mermnad hanedanının en etkin kralıdır. Batı and kıyılarını ele geçirdi ve batı and’ın kuzey kısmını elinde bulunduran kimmerleri kızılırmak’ın ötesine sürdü ve bu sayede lidya krallığı’nın gücü yeni boyutlara ulaştı.
Kuzeyli barbarlardan zara görüp zayıflayan phrygia lidya’ya bağlandı.bu dönemin önemli olaylarından biri de nedeni pek bilinmeyen lidya-med savaşıdır. Sonuçta kızılırmak her iki devlet arasına sınır kabul edildi. Alyattes lidyalılar’la grekler arasındaki ilişkilere çok değer verdi; miletos’ta iki tapınak inşa ettirdi; delphi’deki kehanet merkezine armağanlar yolladı; korint tiranı periandros ile dostluk ilişkileri kurdu. Bu kraldan itibaren grek etkisi açık bir şekilde görülmeye başlar, hellenleşme bunu izleyen dönemlerde büyük bir hız gösterir.
Mö 560 yılında oğlu kroisos başa geçti ve babasından devraldığı güçlü ve zengin devlet sayesinde ününü tüm eski çağ dünyasına duyurdu. İçerdeki taht kavgasını sona erdirdikten sonra ephesos’a yöneldi ve tüm grek kentlerine egemen oldu. Ephesos’taki artemis tapınağını tekrardan inşa ettirdi. Kroisos döneminde lidya devleti zenginliğinin ve kültürel gelişiminin doruğuna ulaştı. Dillere destan zenginliği kaynağını bağlı bölgelerden alınan haraçlar, ticari gelirler ve ülkenin doğal zenginliklerinden alıyordu.
Mö 6.yy’ın ortalarında beliren pers tehlikesini gören ve önlemler alan kroisos sardes yakınlarına gelen pers ordusuyla karşılaştı ve yenildi. Sonuçta iranlılar tüm anadolu’ya hakim oldular ve lidya devleti tarih sahnesinden silindi.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Yorumlarınız İçin Teşekkür Ederim

İletişim araçları