Böbrek Hastalıklarnnda Kullanılan Teklonojisinin Gelişme Düzeyi

2010 yılı itibarıyla ülkemizde 60 bin diyaliz hastası bulunuyor. Türk Nefroloji Derneği’nin TÜBİTAK destekli yürüttüğü yaklaşık 10.000 hastalık bir çalışma (CREDIT, Chronic Renal Disease In Turkey, Türkiye’de Kronik Böbrek Hastalığı ), tüyler ürpertici bir gerçeği ortaya koyuyor. Ülkemizde böbrek hastalığında %10 civarında bir artış hız var, daha 8 milyon civarında potansiyel bir böbrek hasta nüfusumuz mevcut. Bu çok yüksek bir rakam. 2002-2008 yılları arasında büyüme hızında devam ederse 2016 yılında ülkemizdeki diyaliz hastalarının sayısının 100.000 ‘i geçeceği tahmin ediliyor. Bu gerçek, günümüzde diyaliz için harcadığımız 3 milyar TL’nin, 2016′da 10 milyar TL civarına çıkacağı anlamına geliyor.
Diyaliz ve böbrek nakli, hasta yararı açısından karşılaştırıldığında, yaşam kalitesi ve yaşam süresinin uzunluğu açısından böbrek naklinin tartışmasız üstünlüğü söz konusu. Verilere göre, diyalizde yılda 3 kat daha fazla hasta hayatını kaybediyor.

Tüm bu veriler bir araya geldiğinde, böbrek naklinin; hem hastalar, hem de ülke ekonomisi için en iyi tedavi olduğu ortaya çıkıyor.

Böbrek Nakli, Canlı vericiden (Yakın ve uzak akraba, eş) ve Kadavradan olmak üzere iki kaynaktan yapılır.

Transplantasyon sonrası böbrek fonksiyonlarının hemen yerine gelmesi nedeniyle tüm fizik ve psikolojik bozukluklar düzelir. Ancak, takılan böbreğin vücutca reddi (Rejeksiyon) gibi ciddi bir sorunu da vardır. Gerekli şartlara uyulmazsa rejeksiyon, transplante böbrek için her zaman bir tehlikedir.

Aralarında kan bağı olanlarda yapılan böbrek nakli çok kez alıcıda iyi uyum gösterir. Alıcı ve vericinin çok iyi incelenmesi bu başarıyı artırmaktadır. Bu nedenle canlıdan yapılan nakillerin başarı oranı daha fazladır. Son yıllarda tedaviye eklenen yeni ilaçlar kadavradan yapılan nakillerin de başarı oranını artırmıştır. İlaç tedavisi ile düşmeyen tansiyon, iltihap kaynağı olan böbrekler varsa bunlar transplantasyondan 3 4 hafta önce ameliyatla çıkarılır.