17 Mart 2015 Salı

KÜRESEL ISINMANIN TÜRKİYE ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

Türkiye karbondioksit salınımında %1.3’lük payla 13. sırada yer alıyor. 1990 yılında atmosfere yıllık
olarak 200 milyon ton karbondioksit bırakırken bu salım 2004 yılında yaklaşık 350 milyon tona
yükseldi. Türkiye'de 2010 yılında ise bu miktarın 400 milyon tonları aşması bekleniyor. Şu anda %72.6
oranındaki karbon salınımı artışıyla OECD ülkeleri arasında en yüksek salınım artışına sahip ülkeyiz.
Küresel ısınmanın sebep olduğu pek çok etkiyi hâlihazırda yaşamaktayız. Verimli ovalarımız gitgide
çölleşmekte, nehirlerimiz ve göllerimiz kuruyup su kaynaklarımız azalmakta, Türkiye fauna ve
florasında bulunan pek çok canlı türü yok olmakta, her yıl “en sıcak yaz”ı yaşamaktayız. Diğer yandan
her geçen artan çevre kirlilikleride ülkemizi olumsuz yönde etkilemektedir. İstanbul Teknik
Üniversitesi Avrasya Yerbilimleri Enstitüsü’nün hazırladığı bir senaryoya göre, küresel ısınma aynı
şekilde devam ederse, 2070 yılında Türkiye’de yaşanan sıcaklıkların 6 °C’ye kadar artması söz konusu.
Buna göre yaz aylarında
Türkiye’nin batı ve kuzey bölgelerinde sıcaklıklar 5 ilâ 6 °C, Orta ve Doğu Anadolu ile Güneydoğu
Anadolu’da ise 3 ilâ 4 °C kadar yükselecek. Kış aylarında da sıcaklıklarda 2 – 3 °C arasında bir
yükselme bekleniyor. Türkiye’nin ekosistemi değişiyor ve pek çok canlı türü yok olma tehlikesi
yaşıyor.
Mevsimler birbirine karışıyor, baharı görmeden yaz geliyor. Dünyanın her yerinde görülmeye
başlayan kavurucu sıcaklar, kuraklık, seller, insanlığın yeni kabusu küresel ısınmaya işaret ediyor.
Olumsuz zamanlarda yağan ani şiddetli yağmurlar ülkemizde çeşitli bölgeleri olumsuz yönde
etkilemektedir. Bazı bölgelere şiddetli yağan ama bazı bölgelere hiç yağmayan yağmurlar küresel
ısınmanın ülkemizde ki olumsuz etkilerini göstermektedir.
İşte G8 ülkeleri bu felaket senaryolarının gölgesi altında bugün İskoçya’da toplanıyor. Toplanıyor
toplanmasına ya, kimse bu toplantıdan insanlık adına yararlı bir sonuç çıkmasını beklemiyor. Çünkü
insanlığın çıkarları ülke çıkarlarının önüne bir türlü geçemiyor. Ankara Ticaret Odası’nın hazırladığı
“Küresel Isınma kıskacında Türkiye” raporuna göre, Türkiye iklim değişikliğinin olumsuz etkileri
açısından “risk grubundaki ülkeler” arasında yer alıyor. Türkiye’de kuraklaşma, seller hızla
artmaktadır. Diğer yandan içilebilir temiz su kaynakları giderek azalmaktadır. Son 70 yılda 70
istasyonda kaydedilen sıcaklık verilerine göre, Türkiye'nin yıllık ortalama sıcaklıkları artma
eğilimindedir. Özellikle Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki ısınma oranları, her 10 yılda
0.07- 0.34 derece arasında artıyor.
Dünya Yaban Hayatı Koruma Fonu (WWF) nın raporuna göre Akdeniz havzasında bulunan Türkiye’de
40 dereceye yakın sıcaklıklar mevsim normali olacak. Tarım alanlarının ise yüzde 40’ı kuruyacak. Bu
durum ise butun canlıların yaşamını olumsuz etkileyecek.Tarım alanlarının olumsuz etkilemesi
beraberinde her alanın etkilenmesi anlamı taşımaktadır.
Genel bir bakış ile, küresel ısınma aynı şekilde sürmeye devam ederse ülkemizin aldığı yağış miktarı
daha da azalacak ve başta GAP bölgesi olmak üzere Türkiye’deki tüm nehirlerin taşıdığı su miktarı
düşecek.
Bu durum barajların su seviyesini azaltacak ve hidroelektrik enerji üretimini ciddi şekilde
engelleyecek. Yüksek basınç kuşağının kuzeye kaymasıyla birlikte Türkiye’de hâkim olabilecek
tropikal benzeri bir iklim düzensiz, ani ve şiddetli yağışlar, seller, hortum, kasırga, heyelan ve
erozyona neden olacak. Isınmayla birlikte denizlerimizdeki su akıntıları ve sıcaklık rejimleri iyice
değişecek ve bu durum balıkların göç yollarının bozulmasına neden olacak.
Şimdiden denizlerimizde tropikal iklim balıklarını görmeye başladık bile. Yüksek sıcaklıklarla beraber
orman yangınları artacak, tarımsal hastalıklar ve tarım zararlılarının miktarında önemli yükselişler
gözlenecek. Kuraklık, Türkiye’de üretilen tarımsal ürünlerin hem çeşidinin hem de miktarının
azalmasına neden olacak. Çok daha sık ve uzun süreli kuraklıklar yaşanacak. Kar yağışı giderek
azalacak, kış mevsiminin tamamen ortadan kalkması söz konusu olabilecek.
İklim değişikliği göçlere de sebep olacak; insanlar kuzeydeki bölgelere yerleşmeye çalışacak.Bu arada
dünya çapındaki buzulların erimesinin etkisiyle Türkiye’deki deniz seviyesi de yükselecek. Kıyı şeridi
ve deltalardaki tarım alanları, plajlar, yat limanları kullanılamaz hale gelecek.
Türkiye ve dünya gitgide daha yaşanmaz bir hal alıyor. Bu durumu çeşitli sebepler öne sürerek
umursamayan insanlar, kurumlar ve hükümetler moral bozuyor olsa da; bir şeyler yapmaya çalışan
insanların ve kurumların varlığı umudumuzu kaybetmememizi sağlıyor ve bizim de kendi çapımızda
bir şeyler yapmamız gerekliliğini hatırlatıyor.
2070’de Türkiye genelinde sıcaklıklar 6 derece kadar yükselecek, Karadeniz Bölgesi dışında yağışlar
iyice azalacak. Ekosistem değişince, birçok canlı türü de yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacak.
İstanbul Teknik Üniversitesi Avrasya Yerbilimleri Enstitüsü, küresel ısınmasının, Türkiye üzerindeki
etkilerine ilişkin bir senaryo hazırladı. Bu senaryoya göre, küresel ısınma aynı şekilde devam ederse,
2070’te Türkiye genelinde sıcaklıklar 6 derece kadar yükselecek. Ekosistem değişecek, canlı türleri
yok olma tehlikesi yaşayacak. Prof.Dr. Nüzhet Dalfes, Türkiye’nin küresel ısınmayla mücadele
karşısındaki tutumunu, “İlk defa bir yerde Türkiye Cumhuriyeti hükümeti bizden bilgi talep eder
durumda oldu. Bu tabii bizi çok sevindirdi ama Türkiye bu açıdan geç kalmış bir ülke” sözleriyle
eleştirdi.
Çevre ve Orman Bakanlığı’nın isteğiyle, “Türkiye için iklim değişikliği senaryoları” başlıklı bir rapor
hazırladıklarını söyleyen Dalfes, şu ana kadar elde edilen verilerin, 2070 -2100 yılları arasını
kapsadığını açıkladı. Dalfes, çalışmayla en kötü durum için hazınlanmış bir projeksiyon yapıldığını dile
getirerek, “Türkiye’yi hoş olmayan bir tablo bekliyor” dedi. Eldeki verilere göre küresel ısınma aynı
şekilde devam ederse, yaz aylarında Türkiye’nin batısında sıcaklıklar 5 ila 6 derece, Orta ve Doğu
Anadolu ile Güneydoğu Anadolu bölgelerinde ise 3 ila 4 derece yükselecek. Kış aylarında da
sıcaklıklar 2 ila 3 derece yükselecek. Senaryoya göre, 2070 yılında Karadeniz Bölgesi’nde yağışlar
yüzde 10 ila 20’lik artış gösterecek, güneyde ise yüzde 30’a kadar azalacak. Prof. Dr. Nüzhet Dalfes,
iklim değişikliklerinin farklı şekillerde hissedileceğini, önümüzdeki on yıllarda iklimin değişikliğinin
daha fazla hissedileceğini vurgulayarak şöyle diyor: “Kar yağdığı kışlar da olacak, daha az kar yağdığı
kışlar da olacak.
Türkiye’nin ekosistemlerinde ciddi sorunlar olacak ki bu ekosistemler de bir ülkeyi bir coğrafyayı
ayakta tutan şeyler... Böceğiyle, merasıyla, kurduyla, hayvanıyla canlılar etkilenecek, bir sürü canlı
yok olacak...” Dalfes, küresel ısınmayla mücadele konusunda, öncelikle, sera gazlarının yayılımının
azaltılması gerektiğini vurguluyor. İstanbul Teknik Üniversitesi Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü
tarafından yürütülen çalışmaların önümüzdeki yıl tamamlanması planlanıyor.
İklim değişikliğinin ciddi tehdit oluşturmaya başladığı son dönemde küresel ısınmanın Türkiye’ye
etkileri ve yapılması planlananlar hakkında çok ciddi açıklamalar yapılmadı. Yöneticilerden bu konuda
ciddi atılımlar görmemek gerçekten üzücü. Maalesef Türkiye’de küresel ısınmaya karşı alındığı
belirtilen önlemler su ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik planlardan öteye gidemedi. Daha global bir
bakış açısıyla konuya yaklaşılması son derece önemli. Yöneticiler, su sıkıntısının küresel ısınmanın
sonuçlarından yalnızca bir tanesi olduğunu biliyor olmalı. Bunun aksini düşünmek hepimizi büyük bir
karamsarlığa sürükleyecektir. Ne yazık ki Türkiye açısından şu anki durum itibariyle karamsarlığa
kapılmamak oldukça zor.
Kyoto Protokolü’nü imzalamayan ülkelerden biriyiz. Acilen yapmamız gereken, bu protokolü bir an
önce kabul edip karbon emisyonları konusunda hem diğer ülkeler üzerinde baskı kurmak, hem de
Türkiye için gerekli önlemleri almak olmalı. Fakat ülke gündemindeki gelecek hedefleri arasında buna
rastlayamıyoruz. Dünya çapında gerçekleşen bir ısınmadan sadece su ihtiyaçlarıyla ilgili önlemler
alarak Türkiye’nin etkilenmeyeceğini öne sürmek maalesef hiçbir bilimsel gerçekle bağdaşmıyor.
Küresel ısınmanın etki ve sonuçlarından izole olabilmek hiçbir ülke için mümkün değil. Peki,
Türkiye’yi bekleyen tehlikeler ne?


Yazdırabilme için tıklayınız

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Yorumlarınız İçin Teşekkür Ederim

İletişim araçları