ENGELLİLER VE SPOR etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ENGELLİLER VE SPOR etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Nisan 2013 Cumartesi

YÜRÜYÜŞÜN 24 FAYDASI

YÜRÜYÜŞÜN 24 FAYDASI
             Her yürüyüş faydalı değildir. Faydalı olan yürüyüş tempolu olan ve en az yarım saatten sonraki devam ettirilen yürüyüştür. Yürüyüşün ilk yarım saati vücudun ısınması için gereklidir. Amacımıza hizmet eden ise ısınmadan sonra yapılan yürüyüştür.
 Düzenli olarak yürüyüş yapanlar kasların kuvvetlenmesinden, şişmanlık riskinin azalmasına, yaratıcı düşünce potansiyelinin artmasından, yaşlanma sürecini geciktirmeye kadar çeşitli kazanımlar elde ediyor. Faydalı yürüyüş için öncelikle bir program oluşturulması gerekir.
Programa başlarken, kısa ve uzun dönemli gerçekçi hedefler konması, yürüyüş malzemelerinin özenle seçilmesi, programın tembelleşmeden oluruna bırakılması gerekir. Buna göre:
1- Kilo vermek amacıyla naylon vb. gibi giysiler vücuda sarılmamalı.
2- 40 yaşın üstündekiler doktora görünmeden, yürüyüş programına başlamamalı.
3- Diyabet, hipertansiyon ve diğer sistematik hastalığı bulunanlar sık sık doktor kontrolünden geçmeli.
4- Ciddi bir yemek sonrası hızlı ve ağır yürüyüşler yapılmamalı.
5- Yürüyüş öncesi ve sonrasında susuz kalmamaya dikkat etmeli.
6- İnce tabanlı ve makosen ayakkabılar ile yürüyüş yapılmamalı.
7- Çok sıcak havalarda ve saatlerde yürüyüşten kaçınmalı.
8- Bir sıkıntı hissedildiğinde yürüyüşe inatla devam etmemeli.


      BEDENİ  KAZANIMLAR:
1- Yürüyüş, kan akımını ve kan damarlarının miktarını artırarak, dolaşımı iyileştirir, kalp-damar ve beynin damarsal hastalıkları riskini azaltır.
2- Kalp kası dâhil, vücut kaslarını kuvvetlendirerek, daha etkin çalışmalarını sağlar.
3- Her bir kasılmada kalbin pompaladığı kan miktarını artırarak, istirahattaki kalp atım sayısını (nabzı) azaltır.
4- Egzersiz ve stres durumunda arteriel kan basıncında (tansiyonda) oluşan yükselmeyi azaltır.
5-  Kan basıncını düzenler.
6- Kalp kasının yan damarlardan da beslenmesini destekler. Böylece kalbin ana damarlarında oluşacak tıkanıklıkların vereceği zararı azaltır.
7-  Şişmanlık riskini azaltır.
8-  Sindirimi kolaylaştırır.
9- Beyine oksijen sağlanmasını artırarak, zihinsel keskinlik ve yaratıcı düşünce potansiyelini yükseltir. 
10- Lenfatik dolaşıma yardımcı olur.
11- Egzersiz sırasında ve sonrasında metabolizmayı uyarır.
12- Solunumsal kapasiteyi ve aerobik gücü artırır.
13- Büyümeyi ve travma sonrası toparlanmayı olumlu etkiler.
14- Kan yağlarının (trigliserid) düzeyini düşürür.
15- HDL/LDL (iyi huylu-kötü huylu kolestrol) dengesini düzenler.
16- Koordinasyona olumlu etki yapar.
17- Eklem ve kasların esnekliğini artırarak, bel ve boyun ağrılarını hafifletir.
18-Kemiklerin sertleşmesini ve kuvvetlenmesini sağlar.
19-Dayanıklılığı artırır.
20-Yorgunluk duyumunu engeller.
21-Uykusuzluğu azaltır, rahatlamaya yardımcı olur.
22-Vücudun doğal keyif verici hormonu olan endorfinin salınımını artırır.
23-Yaşlanma sürecini geciktirerek, genç bir görünüm sağlar.
24-Moral, özgüven ve iyimserliği artırır.


26 Mart 2013 Salı

ENGELLİLER VE SPOR


Engelli insanlar için dünyada ciddi anlamda sportif çalışmaların başlangıcı 1 Şubat 1945 olarak kabul edilir. O tarihte İngiltere’de Londra’ya 70 kilometre mesafedeki Aylesbury kentinde Stoke Mandeville Rehabilitasyon Merkezi’nde Dr.Ludwig Guttmann tarafından II. Dünya Savaşı’nda şarapnel parçaları ile çeşitli şekillerde yaralanmış parapleji hastalarının rehabilitasyonu için spor kullanılmaya başlanmıştır. Dr.Guttmann ilk olarak okçuluk, bowling, bilardo ve masa tenisini kullanmaya başlamıştır.
Daha sonra bu olayı takım sporlarına taşıyan Dr.Guttmann tekerlekli sandalye ile önce polo, sonra da basketbol oyunlarını kullanmaya başladı. Kısa bir süre sonra diğer spor dalları eskrim, cirit, gülle, tekerlekli sandalye yarışı, tekerlekli sandalye ile slalom yarışı ve halter spor dalları olaya katılmıştır. Dr.Guttmann 28 Temmuz 1948 tarihinde I.Stoke Mandeville Özürlüler Oyunları’nı düzenlemiştir. Bu oyunlara savaş gazisi 16 kişi katılmıştır.1949’da düzenlediği ikinci oyunların ödül dağıtımı sırasında Dr.Guttmann “Özürlülerin spor etkinliklerinin İngiltere sınırlarının dışına çıkartılıp, uluslararası düzeye getirilmesini” önermiştir. O dönemde çok ilgi görmeyen bu öneriden üç yıl sonra 1952’de Hollanda’dan küçük bir özürlü sporcu kafilesi gelmiş ve ilk uluslar arası ilişki gerçekleşmiştir.
1956 Melbourne Olimpiyat Oyunları sırasında Uluslararası Olimpiyat Komitesi, Stoke Mandeville Oyunları Organizasyon Komitesi’ne “Olimpik İdeale Hizmet” ödülü vermiştir.
1957 yılında yapılan oyunlara ise İngiltere dışından 360 sporcu katılmıştır. Aynı yıl kurulan bir “Stoke Mandeville Oyunları Komitesi” kurulmuştur. Oyunlar üç yıl art arda orada yapılmış ve daha sonra olimpiyatların yapıldığı şehirlerde yapılması kararlaştırılmış ve Paralimpiyatlar, Paralimpik Oyunlar doğmuştur.
1960 yılındaki Roma Olimpiyat Oyunları ardından I.Paralimpik Oyunlar 21 ülkeden 400 sporcu ve 300 idarecinin katılımı ile gerçekleştirilmiştir.
1964 Tokyo Olimpiyatları arkasından II. Paralimpik Oyunlar 23 ülkeden, 335 sporcunun katılımı ile yapılmıştır. Bu oyunlara Japon İmparatoru büyük destek vermiş ve oyunları 100.000  kişi izlemiştir.
Japonya’da bu oyunların hemen ardından özürlü kişilerin eğitimleri için büyük merkezler kurulmaya başlanmıştır.
1968 Meksiko Olimpiyatları sonrası Meksika’nın koşulları gereği özürlüler olimpiyatına İsrail talip oldu. 28 ülkeden, 750 sporcu ve 300 idareci Tel Aviv’de buluştu. Aynı yıl yine Dr.Guttmann’ın girişimleri ile ilk özürlüler stadyumu yapılmaya başlandı ve 2 Agustos 1969’da 29 ülkeden, 450 sporcunun katıldığı 1969 Uluslararası Oyunları ile Kraliçe Elizabeth tarafından açıldı.
1972’de ise paralimpiyatlar Münih Olimpiyatları’ndan önce Heidelberg’de 44 ülkeden, 1000 sporcu ve 400 idarecinin katılımı ile gerçekleşti.
1976’da paralimpiyatlar Montreal Olimpiyatları sırasında Kanada’nın Toronto kentinde 42 ülkeden, 2700 sporcu ve idarecinin katılımı ile gerçekleşti.
1980 Moskova Olimpiyatları yapılırken, paralimpiyatlar Hollanda’nın Arnhem kentinde 42 ülkeden 2560 sporcu ve idarecinin katılımı ile yapılmıştı. 1984 yılındaki Los Angeles Olimpiyatları ardından paralimpiyatlar iki ayrı yerde New York’ta 45 ülkeden 2500 kişinin katılımı ve Stoke Mandeville’de 41 ülkeden 1500 sporcunun katılımı ile yapıldı.
1988 Seul Olimpiyatları sonrası büyük bir artış gözlenerek 62 ülkeden 4200 sporcunun katılımı ortaya çıkmıştır.
1992 Barselona Olimpiyatları sonrası aynı yerde IX. Paralimpik Oyunlara ise tam 85 ülkeden 4000 sporcu ve idareci katıldı. Türkiye açısından bu oyunların önemi ilk kez 1 sporcu ve iki idareciden oluşan bir kafile ile katılımımızdı.
1996 Atlanta Olimpiyatları sonrası yapılan X.Paralimpik Oyunlara 104 ülkeden 3310 sporcu ve 1600 idareci katılınca, Uluslararası Olimpiyat Komitesi ve de Uluslararası Paralimpik Komitesi oyunlara katılacak sporcu ve idareci sayısına ciddi bir kısıtlama getirdi.  
Dereceler ve kotalar gündeme geldi.
TÜRKİYE ÖZÜRLÜLER
SPOR FEDERASYONU
Ülkemizde 8–11 Mayıs 1990 tarihinde Ankara’da bir Spor Şurası toplanmıştı. Bu şurada alınan kararlar doğrultusunda 21 Kasım 1990 tarihinde Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü bünyesinde Türkiye Özürlüler Spor Federasyonu(TÖSF) kuruldu. Federasyonun Başkanlığı’na Prof.Dr. Hıfzı Özcan getirildi.
Federasyonun kuruluş amacı şöyleydi:
“Özürlü sporcuların gerçekleştirdikleri tüm sportif etkinlikleri bünyesinde toplayıp geliştirmek, bu çalışmaları yurt yüzeyinde yaygınlaştırıp, sporu rehabilitasyonun bir parçası haline getirmek ve uluslar arası etkinliklerde özürlü sporcuya çağdaş yarışma ortamının hazırlanması için gerekli çalışmaları planlamak ve uygulamak.”
TÖSF bünyesinde kuruluşundan itibaren dört ana özürlü grubun faaliyetini bünyesine almıştı:
1-Bedensel Engelliler,
2-Zihinsel Engelliler,
3-İşitme Engelliler,
4-Görme Engelliler,
10 Kasım 1992 tarihine kadar Prof.Dr. Hıfzı Özcan’ın başkanlığındaki federasyon görevine devam etti. Daha sonra başkanlığa Tarık Bitlis geldi. Ardından Perihan Savaş ve yeniden Tarık Bitlis federasyon başkanlığı görevini yürüttüler.1997 yılında Türkiye Özürlüler Federasyonu’nun adı Türkiye Engelliler Spor Federasyonu(TESF) olarak değiştirildi.
2000 yılında ise Türkiye Engelliler Spor Federasyonu dağıldı ve dört ayrı federasyon oluştu.
Görme Engelliler Spor Federasyonu Başkanlığı’nı Asaf Avcı yapmaktadır. Bu federasyona Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’nün 0.312.310 39 60 nolu santralından 211–213 nolu dâhili telefon numaralarından ulaşabilirsiniz.
Bu federasyonunun uluslararası alandaki faaliyetleri kısa adı IBSA olan International Blind Sports Association-Uluslararası Görmezler Sporları Birliği tarafından yürütülmektedir. IBSA tüm dünyadaki özürlülerin spor organizasyonunu birinci derecede yürüten kısa adı IPC olan International Paralympic Committee-Uluslararası Paralimpik Komite bünyesinde 6 özürlü uluslararası spor federasyonundan birisidir. Bu komite bünyesinde IBSA’nın dışında CP-ISRA Cerebnal Pulse- International Sports and Recreation Association/ Serebnal Palsi-Uluslararası Spor ve Boş Zamanları Değerlendirme(Rekreasyon) Birliği; ISMWSF International Stoke Mandeville Wheelchair Sports Federation/Uluslararası Stoke Mandeville Tekerlekli Sandalye Sporları Federasyonu; ISOD Uluslararası Özürlüler Spor Organizasyonu; CISS İşitme Engelliler Spor Birliği ve de INAS-FMH Zihinsel Özürlüler Uluslararası Spor Federasyonu.
IBSA görme engelli sporcuları üç kategoride sınıflandırmaktadır. Bu kategoriler şunlardır:
Sınıf B 1: Her iki gözde ışık algılaması olmayanlar veya el şeklini seçemeyenler.
Sınıf B 2: 2/80 görme keskinliğine ya da 5 dereceden daha düşük görme alanına sahip olanlar.
Sınıf B 3: 2/60–6/60 görme keskinliği olanlar veya görme alanları 5–20 derece arasındakiler.
Türkiye Görme Engelliler Federasyonu bünyesinde şu anda 6 spor dalında faaliyet yapılmaktadır. Bu spor dalları Goalball, Torball, Atletizm, Yüzme, Satranç ve Futboldur.
TORBALL
 Torball görme engelli erkek ve kadınlar tarafından oynanan bir oyundur. Bu oyun spor salonunda üçer oyuncudan oluşan iki takımla oynanır. Dikdörtgen sahanın dar taraflarında birer kale vardır. Oyunda kullanılan top oyun alanının bir ucundan diğer tarafına gerilmiş üç ipin altından atılması gereken bir bellball adı verilen zilli toptur.
Oyun alanı 16 metre uzunluğunda ve 7 metre enindedir.
GOALBALL
Goalball, Avusturyalı Hanz Lorenzen ve Alman Sett Renidle tarafından 1946 yılında savaşta görme yetilerini kaybeden askerlerin rehabilitasyonu amacıyla oluşturulmuş bir oyundur. Oyun dünyaya 1976 Kanada Toronto’daki paralimpiadlar sırasında tanıtılmıştır. İlk dünya şampiyonası da 1978’de Avusturya’da gerçekleşmiştir. 18 metre uzunluğunda, dokuz metre genişliğinde bir dikdörtgen saha içinde oynanır. Oyun üç asil, üç yedek oyuncudan oluşan takımlarla oynanır.
ATLETİZM
Teknik branşlarda gülle, disk ve cirit atma erkek ve bayanlarda tüm kategorilerde katılırlar.
1500 metre koşuda B 1’ler göz bandı takarak, sinyallerle, isterlerse refakatçi ile koşabilirler. Refakatçi ya yanında, ya da arkasında 50 santimlik bir mesafede bulunur. Bilek ve kollarından bağlanabilirler. 100 metre koşuda ise B 1’ler teker teker koşarlar.
B 2’ler sinyal kullanmazlar. Sadece yön gösterilip koşarlar.100 metre koşuda ise B 2’ler dörder dörder iple koşarlar.
B 3’ler için ise normal atletizm kuralları geçerlidir.
YÜZME
Serbest stilde 50–100 ve 400 metrede; sırtüstünde 100 metrede; kurbağalamada 100–200 metrede, kelebekte 100 metrede tüm kategorilerde, ferdi karışık 200 metrede B 1 ve B 2 kategorisinde; serbest ve karışık bayrakta da 4 x 100 metrede B 1 ve B 3 kategorisinde erkek ve bayanlarda yapılmaktadır
 KULÜPLER
Ayrıca, federasyona bağlı şu anda dokuz kulüp bulunmaktadır. Bu kulüpler şunlardır:
“6 Nokta Spor Kulübü, İges Spor Kulübü, İzge Spor Kulübü, Bursa Görme Engelliler Spor Kulübü, Kayseri Görme Engelliler Kulübü, Eskişehir Görsem, Samsun 6 Nokta, Gaziantep Görme Engelliler Spor Kulübü ve Çanakkale Görme Engelliler Spor Kulübü...”

İletişim araçları