*İnsanlar, tarıma başladığından beri yetiştirdikleri bitki ve hayvanlara istedikleri özellikleri kazandırmaya çalışıyorlar."Yetiştirmek",yapay bitkilerin özelliklerine müdahele ederek onları daha verimli hale sokmak olarak tanımlanıyor.Bir canlıdaki genetik özellikleri kopyalanarak, bu özellikleri taşımayan bir canlıya aktarılması sonucunda üretilen yeni canlıya "Genetiği Değiştirilmiş Organizma (GDO)"deniyor.
*Bu yöntemle elde edilen bitkiler, ilaçlara yada zararlılara karşı daha dirençli oluyor.Bu da kimyasal böcek ilaçlarının kullanılmasıın azaltıyor.Günümüzde mısır ve pamuğun zararlılara, soya ve kanolanın böcek ilaçlarına, papaya ve kabağın da virüslere karşı dirençli olmasında GDO teknolojisi kullanılıyor.
*Genlere müdahele ederek bitkilerin lezzet ,besleyicilik yada dayanıklılık gibi özellikleri geliştirilebiliyor ve aynı zaman da istenmeyen durum ve olaylara daha kolay müdahele edilebiliyor.Genetiği değiştirilmiş organizmaların özellikle aşı ve ilaç yapımında kullanılması önem kazanıyor.Dünyamızın geleceği için son derece önem taşıyabilecek bir çalışma olan susuzluğa dayanıklı bitki geliştirme çalışmaları ise halen devam ediyor.
AÇLIĞA ÇARE Mİ?
Ayrıca genetik müdahale ile daha bol ürün elde edilmesi de teorik olarak mümkün.Bu özelliklerinden dolayı,GDO'yu savunanlar, bunun dünyada artan gıda ihtiyacının karşılanması konusunda cevap olabileceğini savunuyor.
ÜLKEMİZDE
Türkiye'de üretilen ürünlerin hiçbirinde GDO bulunmamaktadır. Halkımız meyve ve sebzeleri rahatlıkla tüketebilir. Bilgi kirliliği halkımızı tedirgin etmektedir. Üretimde kullanılan yöntemlerin tümü GDO'lar ile irtibatlandırmak gibi büyük yanlışlar yapılmakta, bilinçli olmayan birçok ses yükselmektedir. Bunun da üreticiye başta olmak üzere Türk tarım camiasına ve ekonomisine büyük zararları olmaktadır. Üretimde kullanılan bitki ıslahı ile GDO'lar karıştırılmaktadır. Ve yazık edilmektedir bu ülkenin tarımına. İşinin ehli olmayan kişilerin ve felaket tellalı çığırtkan medyanın homurdanmaları, hangi zümrelere hizmet ediyor bilinmez ama gereğinden çok abartıldığı ve bilinçsizce körüklendiği kesindir. Bütün bunların sonucunda zarar gören yine bizim üreticilerimiz oluyor.
Binbir emek ve masraf ile ürettikleri ürünlerini hiç ilgisi olmadığı halde hiç paraya satmak yada çöpe atmak zorunda kalıyorlar. GDO spekülasyonlarının ardından toplam tüketim de %40 düşmüştür. Tüm bunlar olurken bu işin gerçek uzmanlarının da sessiz kalması ayrıca bir talihsizliktir bizim açımızdan.
Olası bir talep daralması durumunda, hem ürününü satamayan üreticilerimiz hemde yeterli beslenemeyen tüketicilerimiz zarar görecektir. Bilim adamlarınnı açıklamaları da göstermektedir ki, Türkiye'de üretilen meyve ve sebzelerin hiçbirisinde meyve ve sebze bulunmamaktadır. Gerek görsel gerekse yazılı medyada GDO'lar konu edildiğinde yayınlanan domates, biber, patlıcan gibi fotoğraflar son derece komik olmakla birlikte bu konunun ne kadar cahilce halka anlatıldığının da bir göstergesidir. Halk bu konuda rahat olmalı ve vücudumuzun ihtiyacı olan meyve ve sebzeleri rahatlıkla tüketmelidir. Daha GDO'nun ne olduğunu bilmeyen insanların yalan yanlış açıklamalarına bakıp, domatesten, biberden, üzümden, elmadan ve diğer meyve ve sebzelerden korkmasınlar.
Türkiye'de GDO'lu ürünlerin üretimine izin verilmemektedir. Hali hazırda Türkiye'ye giren GDO'lu ürünler ise mısır,soya,pamuk ve kanoladır.Türkite mevzuatında GDO'lar ile ilgili bir yasal düzenleme olmaması nedeniyle bu ürünler, bugüne kadar GDO'lar yönüyle herhangi bir denetime tabi olmadan, Türkiye'ye girmiş, sofralarımıza gelmiş, bu ürünleri halkımız hiçbir seçme hakkına sahip olmaksızın tüketmek zorunda bırakılmıştır.Bu nedenle bu konuda bir mevzuat çıkartılması zorunlu hale gelmiştir.
GDO karşıtlarının "Yönetmelik Frankeştayn gıdaya izin veriyor"eleştirilerinin ardından dev lobiler çıkmıştır. Bakanlılığın yaptığı açıklamada bu ürünleri yıllardır kullandığımızı, bakanlığın ise sınır getirdiğini gösterdi.
Tarım Bakanlığı'nın çıkardığı Genetiği Değiştirilmiş Organizmalı(GDO) ürün yönetmeliğine yapılan "Frankeştayn gıdalara izin" eleştirilerinin perde arkasında, uluslararası şirketlerin de bulunduğu dev lobiler vardır. Tarım Bakanı Mehdi Eker 'in verdiği "Biz yönetmeliği GDO'lu ürün ithalatının önünü kesmek için yaptık" cevabının ardından çeşitli hem yurt içi hem de yurt dışı kaynaklardan gelen açıklamalar olayın içyüzünü gözler önüne serdi. Açıklamalar Eker'i haklı çıkardı.
İlk açıklama mısır ve soya üretiminin yüzde 70'inden fazlasının GDO'lu olduğu bilinen ABD'den geldi. ABD Senatosu Finans Komitesi Üyesi Senatör Chuck Grassley Türkiye'nin çıkardığı yönetmeliği topa tuttu. Grassley "Bu düzenleme Türk pazarını ABD mısırı ve soyasına kapatıyor. Türkiye bu düzenlemeyi yapmadan önce ne Amerika'ya danıştı ne de Dünya Ticaret Örgütü'ne haber verdi"dedi.
Tüm bunlardan anlaşılacağı üzere çıkarılan yönetmelik, ülkemizde Genetiği Değiştirilmiş Organizmaların belirli kurallar ve denetimler çerçevesinde ülkemize girişini sağlamayı ve kontrolsüz tüketimin önüne geçmeyi amaçlamaktadır.
Bilinçsiz açıklamaları doğru kabul etmemek için, okumak ve kendi araştırmalarımız sonucunda doğru bilgiye ulaşmak önemlidir. Bu kendi öz irademizin şekillenmesinde de faydalı olacaktır ve en önemlisi kararlarımızı kendi kendimiz verebileceğiz.Yeter ki doğru bilgi için çalışalım.
ßen seninLe toprağa giderim diyenLeri Çok gördüm ..ßen öyLe diyenleri toprağa hep yalnız Gömdüm .. !” ஐ๑♥ ♥ ♥
15 Nisan 2013 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(
Atom
)
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Yorumlarınız İçin Teşekkür Ederim