16 Aralık 2015 Çarşamba

İnsanlığa Hizmet etmiş TÜRK bilim adamlarının hayatları hakkında bilgi

İbn-i Sina (980-1037) 

Büyük Türk bilginidir. Ailesi Belh'ten gelerek Buhara'ya yerleşmişti. İbn'i Sinâ babası Abdullah maliyeye ait bir görevle Afşan'dayken orada doğdu. Olağanüstü bir zekâ sahibi olduğu için daha 10 yaşındayken Kur‘an-ı Kerim'i ezberledi. 18 yaşında çağının bütün ilimlerini öğrendi. 57 yaşındayken Hemedan'da öldüğü zaman 150'den fazla eser bıraktı. Eserleri Latince’ye ve Almanca’ya çevrilmiş tıp kimya ve felsefe alanında Avrupa’ya ışık vermiştir. Onu Latinler “Avicenna” adıyla anarlar ve eski Yunan bilgi ve felsefesinin aktarıcısı olarak görürler.  

YAPITLAR (başlıca): el-Kanun fi't-Tıb (ö.s) 1593 ("Hekimlik Yasası"); Kitabü'l-Necat (ö.s) 1593 ("Kurtuluş Kitabı"); Risale fi-İlmü'l-Ahlak (ö.s) 1880 ("Ahlak Konusunda Kitapçık"); İşarat ve'l-Tembihat (ö.s) 1892 ("Belirtiler ve Uyarılar"); Kitabü'ş-Şifa (ö.s) 1927 ("Sağlık Kitabı").   

Hezarfen Ahmed Çelebi  
Onyedinci yüzyılda yaşadığı 1623-1640 yılları arasında saltanat süren Sultan Dördüncü Murad zamanında uçma tasarısını gerçekleştirdiği ve geniş bilgisinden ötürü halk arasında Hezarfen olarak anıldığı bilinmektedir.  Evinde deneylerle uğraşıp çeşitli konularda araştırmalar yapan Hazerfan Ahmed Çelebi İsmail Cevheri adlı bir başka Türk bilginini örnek alarak bugünkü hava taşıtlarının ilkel şeklini gerçekleştirmişti. Kuşların uçuşunu inceleyerek tarihi uçuşundan önce hazırladığı kanatlarının dayanıklılık derecesini ölçmek için Okmeydanı'nda deneyler yapmış ve bir sabah kıyılarda biriken İstanbul halkının gözleri önünde Galata kulesinden kendisini boşluğa bırakarak kanatlarını hareket ettirerek boğazı aşmış ve Üsküdar semtine inmiştir.  Sarayburnu'ndaki Sinan Paşa köşkünden bu durumu seyreden Sultan Dördüncü Murad Ahmed Çelebi ile önce çok yakından ilgilenmiş ancak bu derece bilgili ve becerikli bir adamın varlığından kuşkuya düşerek onu Cezayir'e sürgün etmiştir. Ahmed Çelebi orada vefat etmiştir. 

Akşemseddin
Osmanlılar zamanında yetişen büyük evliya ve İstanbul’un manevi fatihi. İsmi Muhammed bin Hamza’dır. Saçının sakalının ak olması veya beyaz elbiseler giymesinden dolayı Akşeyh veya Akşemseddin lakaplarıyla meşhur olmuştur. Evliyanın büyüklerinden Şihabüddin Sühreverdi’nin neslinden olup soyu hazret-i Ebu Bekr-i Sıddik’a kadar ulaşır. 1390 (H. 792) senesinde Şam’da doğdu. 1460 (H.864)da Bolu'nun Göynük ilçesinde vefat etti.  

Eserleri:  
1) Risalet-ün-Nuriyye: Tasavvufa ve tasavvuf ehline dil uzatanlara cevab mahiyetindedir. Arapça olup kardeşi Hacı Ali tarafından Türkçe’ye çevrilmiştir. 
2) Def’ü Metain 
3) Risale-i Zikrullah 
4) Risale-i Şerh-i Ahval-i Hacı Bayram-ı Veli 
5) Malumat-ı Evliya 
6) Maddet-ül-Hayat 
7) Nasihatname-i Akşemsedd  

El-Farabi (870-950)
FARABi (870-950) Türk-islam düşünürü... İslam disiplini içinde yetişmiş Türk düşünürlerinin en büyüğüdür.  Aristoteles mantığına dayanan usçu bir metafizik oluşturmuştur. Amacı Aristoteles'i biraz da Plotinos'un yardımıyla İslam diniyle uzlaştırmaktı... Bununla da yetinmemiş İslam dinini de bilimle uzlaştırmaya çalışmıştır.  Önceleri Türkistan'da kadılık yaptı sonra kendini büsbütün felsefeye verdi. Anadili olan Türkçe kadar Arapça Farsça Süryanice ve Yunanca biliyordu. Aynı zamanda hekim ve müzikçiydi. Yüzden çok kitap yazmış; Aristoteles Platon Zenon Plotinos gibi Yunan düşünürlerini yorumlamış bunların görüşlerine kendi görüşlerini katmıştır. 

  

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Yorumlarınız İçin Teşekkür Ederim

İletişim araçları