HAZIRLAYAN: YILMAZ KARAHAN
(9
Mart/21 Mart)
Atatürk Nevruz kutlamalarında |
Dünyanın en eski bayramı Nevruz, Türk dünyasında
Göktürkler’in Ergenekon’dan çıkışı ve 12 hayvanlı Türk takviminde yeni yılın
başlangıcı olarak binlerce yıldan bugüne kutlanıyor.
“Yeniden Doğuş, Yeniden Diriliş, Yeni Hayat, Yeni Gün”
anlamlarında olan NEVRUZ;
Türklüğün Sevincidir. Türklerin Birliğidir.
Nevruz sözcüğü Farsça nev (yeni) ve ruz (gün) sözcüklerinin
birleşmesinden meydana gelmiş olup yeni gün anlamına gelmektedir. Eski İran
takvimine göre yılın ilk günüdür ve güneşin Koç burcuna girdiği ilkbaharın
başlangıcı sayılan bir gündür.
Güneş 21 Marta kadar güney yarımküreye daha çok ışık ve ısı
verirken, 21 Mart tarihinden itibaren kuzey yarımküreye daha çok ısı vermeye
başlar. Bu nedenle kuzey yarımkürede yaşayan bazı halklar için 21 Mart günü uyanış
ve yaradılışın sembolü olarak kutlanmaya değer bir gün anlamı taşımaktadır.
İran mitolojisine göre Tanrı dünyayı, insanı ve güneşi bu
günde yaratmıştır. İran’ın efsanevi padişahı Kiyumers tahta oturarak bugünü
bayram ilan etmiştir. İran’da ihtişamın sembolü olan Cemşid de aynı gün tahta
oturmuştur. Ayrıca Hz. Adem’in 7. torunu olan Cem 21 Mart günü Azerbaycan’a
gelmiş ve bugünü bayram ilan etmiştir.
Anadolu’da Nevruz-i Sultan, Sultan Nevruz, Navrız, Mart
dokuzu gibi adlar verilen Nevruz, farklı yörelerde değişik biçimlerde kutlanır.
Tarımsal uğraşın yoğun olduğu yörelerde bir tür bolluk ve bereket töreni olma
özelliği de taşımaktadır. Alevi-Bektaşi topluluklarda ise inanca dayalı bir
anlam da ifade etmektedir.
Alevi-Bektaşi topluluklarda Nevruz, Hz. Ali’nin doğum
günüdür, Hz. Ali ile Hz. Fatma’nın evlendikleri gündür, Hz. Muhammed’in veda
haccı dönüşü Hz. Ali’yi kendine halife tayin ettiği gün olması özelliğini de
taşımaktadır. Bu günün sabahı mürşidin okuduğu duadan sonra süt içilir,
Nevruziye adı verilen şiirler, nefesler ve Hz. Ali’nin Mevlidi okunur. Nevruzda
önceden hazırlanmış olan çöreklerle mezarlık ziyaretine gidilir,ölüler ziyaret
edildikten sonra orada çörekler yenilir.
Osmanlı Devleti zamanında Nevruz gününe özel bir önem
verilmiştir. Padişahlara Nevruz günleri “nevruziye” adı verilen kasideler
sunulurdu. Bu kasidelerde ağaçların yeşermesi, çiçeklerin açması, havanın
ısınması gibi konulara yer verilirdi. Nevruz günü Adem’in yaratıldığı, Nuh’un
gemisinin karayı bulduğu, Hz. Ali’nin doğduğu, halife olduğu anlatılırdı.
Nevruz gecesi bütün yaratıkların Tanrı’ya secde ettiği, dileklerin yerine
getirildiği belirtilirdi.
Nevruz günlerinde müneccimbaşı, yeni takvimi padişaha sunar,
bahşişini de alırdı. Buna da “nevruziye bahşişi” adı verilirdi. Saray hekim
başıları tarafından hazırlanan ve Nevruziye denen çeşitli baharatlardan
yapılmış macunlar, padişah ailelerine ve büyüklere sunulurdu. Bugün için
yapılmış macunlar, porselen kapaklı kaseler içinde sunulur ve günün hangi
saatinde yenmesi gerektiğini yazan bir kağıt da kaselere iliştirilirdi.
Nevruziye adı verilen macunun kökeni, kimi araştırmacılar tarafından Persler
dönemine kadar götürülebilmektedir. Persler zamanında Nevruz günlerinde
hekimler ve eczacılar toplanarak bu özel macunu hazırlamışlardır. Bu macundan
yiyenin bütün yıl boyunca hastalıklardan korunacağına inanılmıştır. Zamanla bu
gelenek değişime uğramış ve Nevruziye Nevruz günlerinde yenen özel bir tatlının
adı olmuştur. Son zamanlarda bu geleneğin bir uzantısı olarak 21 Mart günü
Manisa’da mesir macunu halka dağıtılmaktadır.
Doğu Anadolu halkı için sadece Nevruz günü değil, Nevruz
gecesi de kutsallık taşımaktadır. Bu gece
canlı cansız bütün varlıkların Tanrı’ya secde ettiğine inanılır. O gün herkesin
bir yıllık kısmeti ve geleceği belirlenir. Herkes güzel ve yeni elbiseler
giyerek yeni yıla hazırlanır. Evlerde yemekler yapılır, karşılıklı ziyaretlerde
bulunulur.
Mart ayı içerisinde Anadolu’nun bazı yörelerinde görülen bir
diğer gelenek de “Kara Çarşamba” geleneğidir. Mart ayının ilk çarşambası olan
bu günde çeşitli törenler yapılır, çeşitli yiyecekler hazırlanarak birlikte
yenir. Gençler bir dilek tutarak komşuların kapısını dinlerler.
Nevruzla ilgili geleneklerden biri de “Mart ipliği”adı
verilen uygulamadır. 21 Marttan itibaren ısınmaya başlayan havalar nedeniyle
ağaçların güneşten etkilenmemesi için bez bağlanır. Giresun’da uygulanmakta
olan “Mart bozumu” adı verilen gelenek de Nevruzla ilgili önemli geleneklerden biridir.
Mart bozumunda akarsulardan alınıp getirilen su evlere serpilir. Ayağı uğurlu
bir misafirin gelmesi ve “Martınızı bozuyorum” demesi beklenir.
Nevruz İç Anadolu Bölgesi’nde “Mart dokuzu” olarak
bilinmektedir. 21 Mart günü sabah
erken kalkılır, mezarlık ziyareti yapılır, niyet tutulur. Niyetlenecek kişi
mezarlardan birer taş alarak kırka tamamlar. Bir torbaya doldurup evinin
duvarına asar ve bu arada bir niyet tutar. Bir yıl sonra torbaya baktığında
taşlar kırk bir olmuşsa niyetinin gerçekleşeceğine inanır. Bir daha ki Mart
Dokuzunda taşlar iade edilir. Nevruz günü ziyaretler esnasında çeşitli
yemeklerden oluşan sofralar hazırlanır, oyunlar oynanır, eğlenceler düzenlenir,
boyalı yumurtalar yenir ve büyük ateşler yakılır. Her toplumun kendine özgü nedenlerle
kutladığı Nevruz, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan,
Özbekistan, Tataristan, Uygur Bölgesi,
Anadolu ve Balkanlarda geleneksel kutlamalarla canlılığını günümüzde de
sürdürmektedir.
YURDUMUZDA VE ORTA ASYA’DA KUTLAMALAR
Yurdumuzda ve Orta Asya’da Nevruz Kutlamaları Orta Asya’da
yaşayan Türkler, Anadolu Türkleri ve İranlıların yılbaşı olarak kabul ettikleri
güne, Farsça Nev (yeni), Ruz (gün) kelimelerinin birleşmesinden oluşan ve yeni
gün anlamına gelen Nevruz adı verilir. Nevruz, gece ve gündüzün eşit olduğu Milâdi 22 Mart, Rumi 9 Mart
gününe rastlamakta olup, Nevruz-i Sultani, Sultan Nevruz, Sultan Navrız, Mart
Dokuzu gibi adlarla da anılmaktadır. Nevruz İranlılara mal edinmekte ise de, ”
On iki Hayvanlı Türk Takviminde” görüldüğü üzere, Türklerde de çok eskiden beri
bilinmekte ve törenlerle kutlanmaktadır.Türklerde Nevruz’la ilgili başlıca
rivayet, bugünün bir kurtuluş günü olarak kabul edilmesidir. Yani Ergenekon’dan
çıkıştır. İşte bu nedenle Türklerde Nevruz, yeni bir yılın başlangıcı olarak
kabul edilmiş ve günümüze kadar bayramlarla kutlana gelmiştir. Orta Asya’daki
Türk topluluklarından Azeri, Kazak, Kırgız, Türkmen, Özbek, Tatar, Uygur
Türkleri, Anadolu Türkleri ve Balkan Türkleri Nevruz geleneğini canlı olarak günümüze kadar yaşatmışlardır.
KAZAKİSTAN
Kazaklar, Nevruz törenlerinde Mevlit okuturlar. Evler baştan
başa temizlenir, herkes en iyi elbiselerini giyer. Nevruz törenleri sırasında
ev duvarlarına veya çeşitli eşyalar üzerine kil kaplar atılarak parçalanır,
ateş üzerinden atlanır. Ateşten atlamaların, eski yılın kötülüklerinden ve
hastalıklarından sıyrılmak, yeni yıla sağlıklı bir şekilde girmek için
yapıldığı tespit edilmiştir. Kazaklar, Nevruz’da yaptıkları yemeğe
“Nevruz-köcö” adını verir. Ayrıcanevruz çorbası veya lapa adı verilen başka bir
yemek de yaparlar ve bunları o gün komşularına dağıtırlar.
KIRGIZİSTAN
Kırgızlar, yeni yılın ilk gününe Nooruz adını verirler ve o
gün “Nooruz köcö” denilen özel bir yemek yerler. ”Köcö”, darı yarması yahut
bulgur konulmak suretiyle yapılan bir nevi tirittir. ”Auz köcö” denilen “kavut”
da bu günün özel yemeklerin dendir. Kırgız yılı, gece ile gündüzün bir olduğu günde yapılan Nevruz
Festivali ile başlar ve Yılbaşı bayramı 21 Mart’ta kutlanır.
ÖZBEKİSTAN
Özbekistan’ın Semerkand, Buhara, Andican taraflarında Nevruz
törenleri, Nevruz günü başlar ve bir hafta devam eder. Halk, bu Nevruz
eğlencelerine “Seyil Eğlenceleri” adını verir ve Seyil Yerleri dönme dolaplar,
çalgıcılar, beççeler, seyyar satıcılarla dolar. Nevruzun birinci günü, halk
çadır çadır gezerek birbirlerinin bayramını kutlar. Bu ziyaretler sırasında
ikram edilen yemek,”aş” adı verilen pilavdır. Ayrıca çay ve çeşitli meyveler de
sunulur. İkramların yanısıra, Köpkari, güreş, at yarışları ve horoz dövüşleri
gibi spor gösterileri düzenlenir, Nevruz kutlamalarından esinlenmiş tiyatro
eserleri sahnelenir.
TÜRKMENİSTAN
Türkmenler, yeni yılın ilk gününe Novruz adını verirler.
Novruz’dan beş altı gün önce, her Türkmen ailesi temizlik yapmaya başlar. Novruz
için Türkmen çöreği, Türkmen petiri, külce, yağlı börek, şekşeke, koko,
bovursak, Türkmen palovu hazırlanır. Ne kadar çok yiyecek hazırlanırsa, yeni
yılın o denli iyi geçeceğine inanılır. Semeni, Novruz’un özel yiyeceğidir.
Birkaç aile birleşip büyük bir kazanda buğday özüne, un, su ve şeker ekleyerek
hazırlarlar. Bir gün önceden pişirilmeye başlanan semeni,21 Mart sabahı hazır
olur.
AZERBAYCAN
Azerbaycan’da Nevruz, üç gün sürmektedir. Her yıl Mart
ayının 21-23. günleri, büyük törenle kutlanır. Nevruz’dan sonraki en önemli
gün,”ahir çerşenbe / son çarşamba” dır. Bu güne, “ılin ahir tek tek” günü de
denir. Bayram ayı içindeki dört haftanın Çarşamba günleri de önemlidir. Buna
“üskü” denilmektedir.”Ahir çerşenbe”den önceki Salı günü mezarlığa giden erkekler,
Fatiha okuyup dönerler. Kadınlar ise mezarlığa, hazırladıkları helva, pilav ve
daha başka yiyecekler ile giderler. Mezarlıkta Kuran-ı Kerim okunur,
Fatihaların ardından yemekler fakirlere dağıtılıp,1-2 saat sonra mezardan
ayrılınır. Böylece Nevruz’da Kabir-üstü uygulaması da sona erer.
Azerbaycan’da salıyı çarşambaya bağlayan gece “ahir-çerşenbe” denir.”Ahir çerşenbe” de
yapılması gerekli işlerin başında evin, eşyanın, kap kacağın yıkanması ve
temizlenmesi işi gelmektedir. Ahir çerşenbe’de, Pülenberi adı verilen üzerliğin
yakılması âdetinin yanısıra, en az yedi yemişten oluşan “yeddi-levin” gecesi
yapılır. “Gapı pusma” adeti, gençlerin niyet tutarak komşu kapılarını
dinlemeleri ile ilgilidir. İlk duyulan söz, yeni yılın lehine veya aleyhine
yorumlanmasına neden olur.
“Ahir çerşenbe” nin diğer bir âdeti de,”suya yüzük atma”
oyunudur. Odanın ortasına su dolu leğen getirilir, leğenin etrafını saran
kızlar yüzüklerini leğenin içine atarlar. Üstü bezle örtülü leğenden, kızlardan
birisi bayatı söyleyerek (silindi) yüzük çıkarır. Çekilen yüzük kime aitse,
bayatı da onun olur.
Su-Başı Adetleri: Ertesi gün, gün doğmadan su kaynağına
gidilir, el yüz yıkanır. Kızlar önce iki ellerinin başparmaklarını ip ile
bağlayarak, suyun üzerinden atlarlar, daha sonra parmaklarındaki ipi keserek
suya atarlar. Böylece kısmetlerinin açılacağına inanırlar. Su başına gidenler,
kaynağın gözünden yedi küçük taş alarak, su kabının dibine koyarlar. Bu taşlar,
bir dahaki âhir çerşenbeye kadar kabın
dibinde kalır. Su dönüşü, üç böğürtlen dalı koparılarak eve getirilir ve bir
sonraki âhir çerşenbeye kadar takıldığı yerde kalır. Nevruz’dan bir gün
öncesine,”baca-baca” denir. Çeşitli renklere boyanmış, suda pişirilmiş
yumurtalar, kapı kapı dolaşan çocuklara verilir. Çocuklar o gün gruplar halinde
dolaşarak;
Nevruz, Nevruz bahara
Güller güller nahara
Bağçamızda gül olsun
Gül olsun, bülbül olsun
şeklinde bayatılar, maniler söylerler, (silindi) yeşil
alanlarda (silindi) boyalı yumurtalar ve aşıklarla oyun oynarlar.”Baca-baca”
günü gecesinde, “bacadan şal atma” âdeti yerine getirilir.Buna göre; akşamüzeri
yine tongallar yakılır, üzerinden atlanır, gece olunca, çocuklar uçlarına uzun ip bağlı heybeleri,
hısım ve akrabalarının bacalarından sallandırılır, gençler bellerine
bağladıkları şalı bacadan sarkıtırlar. Ev sahibi de,şalı sarkıtan tahmini kişi
için, en uygun armağanı şala bağlar.Yeddi-levin gecesinin sabahında, bir ağaca
kalın bir iple küflen (salıncak) asılır. Genç kızlar ve delikanlılar sıra ile
salıncakta sallanır. Küflende sallanan kişi, mani okur, etrafındakiler ona
cevap verir. Bu oyuna “küfdibi”, “küfyeli” gibi adlar verilir.
Bayram günü erkekler ve kadınlar, ayrı ayrı toplanarak
bayramlaşırlar. O yıl ölenlerin, evleri ziyaret edilir ancak o gün yas
tutulması günah sayılır. Evler dolaşılarak şeker, pirinç, yumurta
vb. yiyecekler fakirlere dağıtılır. Hasta ve dost ziyaretleri önemlidir.
Nevruz: Karapapaklar’da Nevruz, Kırım Türkleri’nde Navrez,
Gündönümü; Batı Trakya Türkleri’nde Mevris, Makedonya ve Kosova Türkleri’nde
Sultan-ı Navrız adlarıyla kutlanmaktadır.
TÜRKİYE
Anadolu’da “Sultan-ı Nevruz”, “Nevruz Sultan”, “Mart Dokuzu”
ve “Mart Bozumu” gibi adlarla bilinen Nevruz, gelenekleriyle bütün Türk toplumu
içinde yaşamaya devam etmektedir. Ağaç işleriyle uğraşmaları nedeniyle tahtacı
olarak isimlendirilen ve Türkiye’de yaşayan Tahtacı Türkmenlerin de; Nevruz
Bayramı eski Martın dokuzudur ve Sultan Nevruz olarak adlandırılmaktadır.
Nevruz, Tahtacı Türkmenlerinin yayla çıkışında; 22-23 Mart tarihlerinde
kutlanmaktadır. Tahtacı, Türkmenlerinde Nevruz; ölülerin yedirilip içirildiği
gün olarak kabul edilir. Burada eski Türk inanç sisteminin atalar kültü kendini
göstermektedir. 22 Mart, Nevruz’dan bir gün önceyi karşılar ve o gün, Nevruz
hazırlıkları yapılır; çamaşırlar yıkanır, yemekler hazırlanır. Nevruz günü
yenilen yemekler ve ikram edilen yiyecekler arasında ıspanaklı börek, soğan
kabuğu ile boyanmış yumurtalar, yufka, sarı-burma, şeker, leblebi, lokum
sayılabilir. Bu arada yakın akraba ve komşular, birbirlerine Nevruz ziyaretine
gidip gelmeye başlarlar.
23 Mart sabahı erken kalkılır. Yeni ve temiz elbiseler
giyilerek, önceden hazırlanan yiyeceklerle birlikte mezarlığa gidilir.
Mezarlığın başında bulunan ocaklarda kahve pişirilir, sohbet edilir. Herkes
komşu mezarları ziyaret etmek ve çay, kahve içmek zorundadır.Daha sonra topluca
yemek yenir. Bu arada sazlar çalınır, şarkılar, türküler söylenir, ağaçlarda
salıncaklar kurulur ve çocuklar “bayrak” adı verilen uçurtmaları uçururlar.
Öğleden sonra kadınlar geniş bir tabağa çerezler koyarak, “hak üleştirir” ler.
Yiyecekler gelen geçene dağıtılarak,”ölünün ruhuna değsin” dileğinde bulunur. Yemekten
sonra aile fertleri teker teker mezar taşını öperler, daha sonra mezarlıktan
dönülür.
Yörükler arasında; Nevruz ile birlikte kışın bittiği ve
bahar mevsimin başladığı kabul edilir. Köy ve yaylalarda 22 Mart’ta şehirlerde
ise Nevruz Pazar gününe rastlamazsa, bu tarihi takip eden Pazar günü kutlanır.
Köy halkı, 22 Mart sabahı yaylalara doğru yola çıkar, daha önceden “davar
evleri” ne yerleşmiş olanlar, köyden gelen akraba ve komşularına ev sahipliği
ederler. Köylerden gelen grupla yayladakiler karşılaştıklarında, bir el silah
atarak “Nevruzunuz kutlu. Dölünüz hayır ve bereketli olsun” şeklinde
selamlaşırlar. Gelen misafirler çadırlara yerleşir, kendilerine ikramlarda
bulunulur. Sürü sahipleri tarafından kesilen kurbanlar, hep birlikte yenilir.
Sünni olan Yörüklerde, imamlar tarafından yapılan dualara halk da katılır ve
şükredilir. Gençler tarafından yapılan eğlenceler düzenlenir, yemekler yenir,
şarkı ve türküler söylenir, oyun oynanır. Eğlenceler geç saatlere kadar devam
eder.
Bazı bölgelerde, Nevruz’un Hz. Ali’nin doğum günü olduğuna
dair inanışın yanı sıra Hz. Ali ile Hz. Fatima’nın evlenme günü olduğuna dair
bir inanış da vardır. Ayrıca, kışın sona ererek baharın geldiği, kışlaklardan
yaylalara doğru göçlerin başlamasının zamanının geldiği kabul edilir. Nevruz sabahı
mürşidin okuduğu duadan sonra, süt içilir. Nevruziye adı verilen şiirler,
nefesler ve Hz. Ali’nin Mevlidi okunur. Gün şeker, şerbet ve içeceklerle
kutlanır.
Gaziantep ve çevresinde 22 Mart gününe “Sultan Navrız” adı
verilir. Halk arasındaki inanca göre 21 Mart’ı 22 Mart’a bağlayan gece Sultan Navrız, belli olmayan bir saatte
gökte, ayaklarındaki halhalları gıcırdatarak, önünde gergefini işleyerek,
batıdan doğuya göç eden güzel bir kızdır. Başka bir inanca göre ise, “kuş
donuna” giren ve ayaklarındaki halhalı gıcırdatarak uçan, bir ermiştir. Nevruz
gecesi Sultan Navruz’ın geçtiği saatte uyanık olanların, bütün dileklerinin
gerçekleşeceğine inanılır.
Bu sebeple evdeki bütün kap kacağa su doldurulur, sabaha
kadar beklenir ve Nevruz gecesi, ay ışığında avluya bir tekne içerisinde su
bırakılır ve sabaha kadar ibadet edilir. Yöresel inanca göre dilek kabul
edilirse, teknedeki suyun altına dönüşeceğine inanılır. Ertesi sabah (silindi) bütün halk kırlara,
bostanlara gider, orada çiğ köfte, şareli pirinç aşı, yumurta, maş piyvazı
(piyvaz mı, piyaz mı?) yerler, çeşitli oyunlar oynarlar,eğlenirler.
Diyarbakır’da Nevruz günü halk, eğlence ve mesire yerlerine
giderek Nevruz’u kutlarlar. Doğu Anadolu halkı için Nevruz gecesi, kutsallık
taşır. O gece, canlı cansız
bütün varlıkların Tanrı’ya secde ettiklerine inanılır. O gün, herkesin yıllık
rızkı ve mukadderatı belirlenir. Herkes, güzel ve yeni elbiseler giyerek yeni
yıla hazırlanır. Evler de yemekler yapılır, karşılıklı ziyaretler birbirini
takip eder, fakirlere yardım edilir.17 Mart gününe bağlanan gece, aile reisi aile mensuplarının sayısı
kadar küçük taş toplar, bunları evin bacasının dış kısmında bir yere koyar.
Taşların kimi temsil ettiği, daha önceden belirlenir. Bayram sabahı bu taşlar
yoklandığında, hangisinin altında kırmızı böcek bulunursa, uğur ona atfedilir.
Bununla ilgili olarak, ailenin o uğurlu ferdi yüzünden Tanrı’nın rızkının
kendilerine verildiğine inanılır. Mart ayı içinde Anadolu’nun bazı yörelerinde
görülen bir başka gelenek de, Mart ayının ilk çarşambasını içine alan “kara
çarşamba” geleneğidir. Bu tarihte törenler yapılır, çeşitli yiyecekler
hazırlanarak birlikte yenilir. Aynı gece
gençler bir dilek tutarak, komşularının kapısını dinlerler. Konuşmadan yayık
yaymak da, yaygın bir gelenektir. Kars ve çevresinde; bu tarihte kapı dinleme,
baca-baca âdetleri görülür. Evde bulundurulan çeşitli meyvelerden, baca-baca
gezenlere verilir.Tunceli çevresinde o gün, erkekler alınlarına kara sürerek su
kaynaklarına giderler. Bu karaları orada temizleyerek, dua ve niyazda
bulunurlar. Bunun yanında, kötülük ve sıkıntılardan kurtulma dileği taşıyan farklı
uygulamalara da rastlanır.
“Kara Çarşamba” geleneğine bağlı olarak, baca çizmek ve taş
dizmek olarak anılan uygulamada, bacaların kenarına ev halkını temsil eden
taşlar dizilir. Sabaha kadar orada kalan taşların altı, sabah erkenden kontrol edilir. Taşların
hangisini altından böcek çıkarsa, o taş için belirlenen kişinin, evin kaderi
üzerinde etkili olacağına inanılır.
“Pamuk iğne” olarak adlandırılan oyunda ise, köyden iki genç
kız abdest alarak, kalaylanmış bir karavana ile, buz tutmuş suyun başına giderler.
Buzu kırıp, karavanayı suya daldırırlar, yedi kez ihlâs suresi okuduktan sonra
kabı sudan çekerler.
Çarşamba akşamı “tuzluk gılik” olarak adlandırılan çöreği
yiyen erkek yada genç kızın, kiminle evleneceğini yönelik yorumlarda
bulunulması bir diğer uygulamadır.
Özellikle Orta Anadolu’da Nevruz, “Mart Dokuzu” olarak
bilinir. Diğer bölgelerde olduğu gibi 22 Mart sabahı oldukça erken kalkılır,
mezarlar ziyaret edilir, niyet tutulur. Niyetlenecek kişi mezarlardan birer taş
alarak, kırka tamamlar.Taşları bir torbaya koyup, niyet tuttuktan sonra evine
asar ve bir yıl bekler. Niyet kabul olursa, taşların kırkbir adet olacağına
inanılır. Bir dahaki Mart Dokuzu’nda, niyet kabul olsa da olmasa da taşlar,
iade edilir. Ziyaretlerden sonra çeşitli yemekler yenilir, oyunlar oyanır,
dilekler tutulur, eğlenceler düzenlenir, büyük ateşler yakılır. 21 Mart’ı 22
Mart’a bağlayan gece de
seyirlik oyunlar oynanır, eğlence ve sohbetler geç saatlere kadar sürer.
Nevruz’la ilgili olarak Anadolu’da görülen diğer gelenekler
arasında; ağacın güneşten etkilenmemesi için ağaca bez bağlanarak yapılan “Mart
ipliği” âdeti ve özellikle Giresun’da “Mart bozumu” âdeti önem taşımaktadır.
Mart bozumunda, akarsulardan alınıp getirilen su evlere serpilir, ayağı uğurlu
bir misafirin gelmesi ve “Mart’ınızı bozuyorum” demesi beklenir.
Tekirdağ’da Nevruz; soğukların sonu, baharın başlangıcı
olarak kabul edilir ve “Nevruz Şenlikleri” adıyla kutlanır.
Edirne’de, 22 Mart günü yapılan Nevruz kutlamalarında mesire
yerlerine gidilir, eski hasırlar yakılarak üzerinden atlanır. Kırklareli’nde
Nevruz, “Mart Dokuzu” adıyla kutlanır, çeşitli yiyecekler hazırlanarak kırlara
gidilir.
Nevruz, İzmir Urla’da “Mart Dokuzu Şenlikleri” adıyla
kutlanırken; Tire’de “Sultan Nevruz Bayramı” olarak bilinir. Uşak’ta Nevruz
kutlamaları oldukça yaygındır. O gün için, “yıl yenilendi” tabiri kullanılır.
Sivas’ta Mart Dokuzu’nda gök gürlerse, o yıl ürünün bol olacağına inanılır.
Şebinkarahisar’da 22 Mart sabahı akarsularda yıkanıldığı takdirde, kuvvet ve
sağlık kazanılacağına inanılır.
Bilindiği üzere eski takvim, Mart ayından başlardı. Mart
ayının ilk on iki günü ayrı ayrı ayları temsil etme suretiyle, o yıl içinde
neler olacağı ilk on iki günden tespit olunurdu. O gün yedi çiftin, bir tek baş
harfi S ile başlayan yiyeceklerden yemesi gelenektendir.
Osmanlı Padişahlarınca da Nevruz’a özel önem verildiğini
görüyoruz. Padişahlara Nevruz günlerinde “Nevruziye” adı verilen telhisler
yazılarak, padişah kutlanırdı. Nevruz günlerinde müneccimbaşı, yeni takvimi
padişahlara sunar, o anda aldığı bahşişe de “Nevruziye Bahşişi”adı verilirdi.
Saray hekimbaşları tarafından hazırlanan ve Nevruziye denen çeşitli
baharatlardan yapılmış macunlar, padişah ailelerine ve büyüklere sunulurdu.O
gün için yapılmış olan macunlar, porselen kapaklı kâseler içinde takdim edilir
ve müneccimbaşılar tarafından Nevruz günün hangi saatinde yenmesi gerektiğini
yazan bir kağıt, bu kâselere iliştirilirdi. Geçmişte Nevruziyeler sadece
fakirlere ve hastalara verilirken, zamanla (silindi) talebin artması nedeniyle,
haksızlık olmaması için çevreye saçılmaya başlanmıştır. Mesir ile Nevruz
Macununu aynı uygulamadan kaynaklanmakta ve her ikisinin de sağaltım niteliği
bulunmaktadır.
Nevruz geleneği, uygulamada bazı farklılıklar görülmekle
birlikte, Orta Asya Türk Toplulukları, İran, Anadolu ve Balkanlarda, aynı
tarihler arasında her toplum tarafından kendine özgü bir nedene dayandırılarak
kutlanan, geleneksel bir bayram niteliği kazanmıştır.
İran’da günümüzde de kutlanmakta olan Nevruz, efsanevi bir
niteliğe sahiptir. Bu efsanelerde ateşi bulduğuna inanılan Cemşid, ağırlık
taşımaktadır. İran’da Tanrı’nın, Adem’i Nevruz günü yarattığı ve yıldızların o
gün, burçlarına ayrıldığına inanılmaktadır. İran’da Nevruz,13 gün sürer.
1) Azerbaycan
21 Mart Nevruz Bayramı (Resmi Tatil)
2) Kazakistan
21 Mart Nevruz Bayramı (Resmi Tatil)
3) Kırgızistan
21 Mart Nevruz Bayramı (Resmi Tatil)
4) Özbekistan
21 Mart Nevruz Bayramı (Resmi Tatil)
21 Mart Nevruz Bayramı (Resmi Tatil)
21 Mart Nevruz Bayramı
21 Mart Nevruz Bayramı
Azerbaycan Hükümet Başkanı Neriman Nerimanof’un Mustafa
Kemal Paşa’ya Nevruz dolayısıyla çektiği
”Cenubi Kafkasya Komiseri, Azerbaycan serbest Harbiye
Mektebi Talebeleri, iki bölüklü Süvari Nişancı Türk Alayı askerleri, Türk Milletinin,
büyük Nevruz Bayramını tebrik ediyor ve biz ümid ediyoruz ki Azerbaycan İnkılap
Ordusu kahraman Türk Ordusu ile beraber Garp emperyalizmi tazyikinde bulunan
Şark milletlerini yakında kurtarırlar. Yaşasın Şark İnkılap başları Mustafa
Kemal!”
AKLINIZDAN ÇIKARMAYIN
Sahte Dost ; SABUN GİBİDİR....
Elini Yüzünü Temizler, AYAĞINI KAYDIRIR..
"Asıl önemli olan ve memleketi temelinden yıkan,
halkını esir eden, içerideki cephenin suskunluğudur."
Mustafa Kemal ATATÜRK
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Yorumlarınız İçin Teşekkür Ederim