Milli Edebiyat Döneminin Oluşumu
1911 yılında Selanik'te, Ömer Seyfettin, Ali Canip, Âkil
Koyuncu gibi gençlerin çıkarmaya başladıkları "Genç Kalemler"
dergisi ile milliyetçilik cereyanı edebiyatta da başlamıştır. "Millî
Edebiyat" sözü ilk olarak bu dergide kullanılır. Dergi, böyle bir
edebiyat oluşturma görevini üstlenir.
Millî edebiyat için edebi dilin millileştirilmesi gerektiği
düşüncesinden yola çıkılarak Yeni Lisan davası ortaya konur.
Ziya Gökalp, 1911 yılında, Genç Kalemler dergisinde
yayımladığı "Turan" şiiri ile "Bütün Türkçülük" fikrini
benimsediğini ortaya koymuştur.
Genç Kalemler dergisini çıkaran sanatçılar ortaya attıkları
"Yeni Lisan" düşüncesine uygun yazı ve şiirleri dergide
yayımlıyorlardı. Fecr-i Aticiler arasında yer alan Hamdullah Subhi ve Celal
Sahir de Yeni Lisan hareketini kabul ettiklerini açıkladılar. Bu dönemde Millî
Edebiyat anlayışına en uygun örnekler Ömer Seyfettin'in hikâyeleri ile Ziya
Gökalp'in farklı isimlerle yayımladığı bazı şiirleridir.
1912 yılında Genç Kalemler dergisi kapanınca, bu derginin
yazarlarının büyük bir kısmı İstanbul'a gelerek Türk Yur-du'nda ve diğer
milliyetçi dergilerde ürünlerini yayımladılar.
Millî Edebiyat hareketi Yakup Kadri, Refik Halit, M. Fuat
Köprülü gibi sanatçıların da katılmasıyla kadrosunu ve buna bağlı olarak
etkisini genişletti.
19. yüzyılın sonu ve 20. yüzyılın ilk yılları Osmanlı
İmparatorluğu için oldukça zor, millet için de acılı, ıstıraplı bir dönemdir.
Osmanlı - Rus Savaşı, Balkan Savaşları hep kaybedilmiş, imparatorluğun içindeki
azınlıklar isyan hareketlerine başlamışlardır. Hem Müslüman azınlıklar hem de
gayri Müslimler devleti arkadan vurmuşlardır. Böyle bir dönemde millî
duyguların öne çıktığı, Türk'ün Türk'ten başka dostunun olmadığı düşüncesinin
vurgulandığı eserler yazılmıştır. Bu eserlerin yazılmasındaki amaç, birlik ve
beraberliği sağlayıp ülkeyi içinde bulunduğu zor durumdan kurtarmaya
çalışmaktır.
Ziya Gökalp'in Üç Cereyan adlı yazısında işlenen düşünce
"ulus devlet" anlayışı ile ilgilidir.
Mevcut bir devlet vardır. Bu devletin asıl yapı taşını Türk
milleti oluşturmaktadır. Millet bu bilinci kazanmalıdır. Bu devletin içinde
Osmanlı'da olduğu gibi farklı milletlerden insanlar da olabilir. Özünü
Türklerin oluşturduğu bu devletin vatandaşları Müslüman'dır. İslam ile
uygarlık, modernleşme birbirine aykırı değildir. Hedef çağdaş Müslüman bir
millet oluşturmaktır.
Ziya Gökalp'in ortaya koyduğu düşünceleri Türkçülük
ideolojisi ile ilgilidir.
Güçlü, sağlam bir devlet oluşturmak için bir ulusa ihtiyaç
vardır; bu ulus Türk ulusudur. Bu ulusun Osmanlıdan gelen özellikleri vardır.
Müslüman'dır. Devletin ayakta kalabilmesi, güçlü olması için çağdaş olması;
vatandaşların teknolojik gelişmelerden, ileri teknolojinin sağladığı modern
yaşam tarzından haberdar olması şarttır. Dolayısıyla Ziya Gökalp'in ileri
sürdüğü Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak tezleri güçlü bir devlet için
şarttır.
"Benim Şiirlerim" adlı şiirde, şair kendisini acı
çeken, zorluklar içinde yaşayan bir toplumun sözcüsü olarak görmektedir. Onun
eğlenceye, neşeli türkülere ayıracak vakti yoktur; o, milletin yaşadığı sıkıntıları
dile getirmekle görevlidir.
Mehmet Emin Yurdakul'un bu şiirde "sizler" diye
anlattıkları Fecr-i Aticiler olabilir. Fecr-i Aticiler, savaşların olduğu,
milletin acılar, zorluklar çektiği dönemde bireyci sanat anlayışı ile aşk ve
tabiat temalarını işlemişlerdir. Mehmet Emin Yurdakul milletin sıkıntılarını
gür sesiyle haykırıp dile getiren bir şairdir.
Millî Edebiyat döneminde yazılan eserlerde milliyetçilik
önemli temalardan biridir. Sanatçılar topluma, toplumun sorunlarına
eğilmişlerdir.
Çağdaşlık, Batılılaşma, modernlik, savaşlar; savaşların yol
açtığı sıkıntılar, acılar eserlerde işlenen önemli temalardır.
Şiir, her dönemde olduğu gibi bu dönemde de önemli türlerden
biridir. Bu dönemde düz yazının önem kazandığı söylenebilir. Sanatçı ve
düşünürler siyasi, sosyal ve toplumsal konulardaki düşüncelerini yazdıkları
makalelerde açıklamışlardır.
"Harap Mabed" adlı şiir "milliyetçi
edebiyat" kavramının içeriğine daha uygundur. "Milliyetçi edebiyat'ta
millî duygular öne çıkarılır; bağlı olunan milletin fazilet ve üstünlükleri
dile getirilir. Sanatçı, milletinin geçmişteki kahramanlıkları ile övünür;
kendi milletini başka milletlerden üstün görür. Milliyetçi edebiyatta taraf
tutma söz konusudur. Üstün görme anlayışı egemendir.
"Millî Edebiyat" her şeyden önce bir edebiyat
döneminin adıdır. Millî bir edebiyatın millî bir dille oluşturulabileceği
düşüncesinden yola çıkılmıştır. Millî Edebiyat'ta her şeyden çok dile, dilin
sadeleştirilmesine önem verilmiştir. Millî Edebiyat'ın oluşmasında Türkçülük
düşüncesi de etkili olmuştur. Türkçülük, Millî Edebiyat ile milliyetçi
edebiyatın ortak alanı sayılır.
Millî Edebiyat'ta toplumun çektiği sıkıntılar, bu ülkenin
insanı, sanatı, güzellikleri öne çıkarılmıştır. Milliyetçi edebiyat daha çok
fikirle ilgilidir, bu açıdan soyuttur. Millî edebiyat ise somuttur; ilgi alanı
doğrudan hayattır, toplumun yaşam tarzıdır.
Millî Edebiyat dönemindeki fikri ve edebi faaliyetlerin tümü
ülkeyi içinde bulunduğu güç durumdan kurtarmaya yöneliktir. Devletin zorlukları
nasıl aşabileceği konusunda farklı görüşler vardır. Ancak Osmanlıcıların da,
Batıcıların da, İslamcıların da, Türkçülerin de hedefi ülkeyi zor durumdan
kurtarmak, devleti geliştirmek, halkın refah seviyesini yükseltmektir. Her
akımın temsilcisi kendi fikirleri doğrultusunda makaleler, yazılar ve şiirler
yazmıştır. Bu dönemdeki sanatçılar toplum için sanat düşüncesiyle eser
vermişlerdir.
Cumhuriyetçilik
* Cumhuriyetçilik
ilkesinin en belirgin özelliği egemenliğin millete ait olması yani "millî
egemenlik"tir.
* Egemenlik
bütünüyle millete aittir; millet bu egemenliği kendi seçtiği temsilcileri
aracılığıyla kullanır.
* Cumhuriyet
millete kendini idare etme hakkını vermiştir. Cumhuriyette egemenlik herhangi
bir zümre, kişi ya da sınıfla paylaşılamaz. Ancak kendini yönetme hakkına sahip
milletler çağdaş medeniyetler seviyesine çıkabilir
* İlk dörtlük
Mithat Cemal Kuntay'a aittir, altı dizeden oluşan ikinci şiir parçası ise Ziya
Gökalp'indir. Ziya Gökalp'e ait olan dizeler milliyetçi edebiyat ürünü bir
şiirden alınmıştır.
* Osmanlı
Devleti'nin son döneminde Batıcılık, Osmanlıcılık, Türkçülük ve İslamcılık gibi
fikir hareketleri ortaya çıkmıştır. Her fikir hareketi bir ihtiyaçtan doğar.
Osmanlı'nın son döneminde sosyal ve siyasi yapı bozulmuştur; ülke zor
durumdadır. Merkezden uzak yerlerde isyan hareketleri vardır. Bu şartlar
karşısında, aydınlar, ülkeyi içinde bulunduğu zor durumdan kurtarmak için
çareler aramaya girişirler. O dönemdeki farklı fikir hareketleri, bu arayıştan
doğmuştur.
Milli Edebiyat
Döneminin Şairleri
Ömer Seyfettin (1884-1920)
Ziya Gökalp (1876-1924)
Refik Halit Karay (1888-1965)
Refik Halit Karay (1888-1965)
Yahya Kemal Beyatlı (1884-1958)
Yakup Kardi Karaosmanoglu (1889-1974)
Mehmet Fuat Köprülü (1890-1966)
Reşat Nuri Güntekin (1889-1956)
Mehmet Fuat Köprülü (1890-1966)
Reşat Nuri Güntekin (1889-1956)
Halide Edip Adıvar (1884-1964)
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Yorumlarınız İçin Teşekkür Ederim