Sorumlu davranış;
Diğer insanlara saygı göstermeyi, dürüst davranmayı, öz kontrollü davranmayı ve
öz saygıyı içerir. Zaman içinde gelişen, düşünce ve davranışlarımızla ortaya
koyduğumuz bir beceridir.
Sorumluluk bilinci
gelişmiş kişiler, yaptıklarının ve yapmadıklarının sorumluluğunu alır,
suçlamalar yapmadan önce karşılaştıkları olumsuz durumlara kendi katkılarını
düşünür. Başkalarını suçlamak ve sorumluluk almak birbirine zıt iki durumdur.
Yaptıklarının sorumluluğunu almayan kişiler başarısızlıkları ya da
karşılaştıkları olumsuz durumlar için başkalarını suçlama eğiliminde olurlar.
Suçu kendilerinin dışında aradıkça kendilerini geliştirmekten uzaklaşırlar.
Sorumluluk sahibi kişi daha özgürdür ve özgüveni de yüksektir.
Çocuklarda sorumluluk
bilinci geliştirmek öncelikle anne babaların sorumluluğudur. En başta bizler
yetişkinler olarak sorumlu davranışlar göstererek çocuklarımıza model
olmalıyız. Tanık olup yaşanarak öğrenilen davranışlar kalıcı olur. Çocuklarda
sürekli olarak anne babalarını izler ve davranışlarını zihinlerine kaydederler.
Çocukları ilgilendiren konularda kararlar alırken mutlaka karara onları da
katmalıyız. Kararlara katılan çocuk o konu ile ilgili sorumluluğu daha kolay
alır.
Çocuklarda sorumluluk
bilincini geliştirirken önemli bazı durumlar var. Sorumluluğunu almasını
istediğimiz konu çocuğumuzun hiç bilmediği ve deneyerek kendisinin keşfedeceği,
öğrenebileceği bir davranışı içermiyorsa önce onu öğretmeliyiz. Davranışı
öğretmenin bazı aşamaları var. Bu aşamalar; davranıştan önceki aşama, davranış
sırası ve davranıştan sonraki aşama. Her bir aşama da sabırlı olunmalı,
denemelere, yanılmalara, hatalara, doğrulara dikkat edilmeli. Davranış
öğretilirken davranışın bazı bölümleri sadece anlatılabilir, bazı bölümleri
çocuk yaparken desteklenebilir, bazı bölümleri ise yapılarak gösterilebilir.
Yine her bir aşamada çocukla sürekli fikir alışverişinde bulunulmalı ve bütün
soruları anlayabileceği ve gereksinim duyduğu kadar yanıtlanmalı. Başardığı
durumlar için sevinci abartılmadan paylaşılmalı, başaramadığı durumlarda tekrar
denemesi konusunda cesaretlendirilmeli. Başarma ve başarısız olma nedenleri hakkında
konuşulmalı farkındalığı geliştirilmeli. Başarabildikleri için, neleri nasıl
yaptığı için başardı, başaramadıkları içinse neleri nasıl yaptı da başaramadı
gösterilmeli. Öğrenmenin bir süreç
olduğu ve zamana gereksinim olduğu unutulmamalı. Bazı çocuklar bazı becerileri
çok kısa sürede edinirken bazıları daha geç edinebilir. Mükemmellik
beklenmemeli. Asla, sen beceremezsin denmemeli ve başkaları ile
karşılaştırılmamalı. Öğretme süreci boyunca duyguları eleştirilmeden
paylaşılmalı, mutlulukları, mutsuzlukları, endişeleri, kaygı ve korkuları onun
bakış açısı ile anlaşılmaya çalışılmalı.
Bazen bizler, öğretme
sürecinde çocuğumuzun öğrenme özelliklerini, yeteneklerini, ilgilerini, yaşını,
gelişimsel özelliklerini, öğretme için onun uygun zamanını, öğretmeye
çalıştığımız davranışın onun için ne kadar önemli olduğunu, gerekliliğini, göz
ardı edebiliyoruz. Ya da öğretme yöntemi olarak kendi öğrenme yöntemlerimizin
etkisinde kalabiliyoruz. Karşımızdaki bizim çocuğumuz olabilir ama o bizim
kolumuz bacağımız gibi bir uzantımız değil, o farklı bir birey, onun bizden
farklı ilgileri, yetenekleri, zekası ve öğrenme özellikleri var. Bu durumu hep
göz önünde bulundurmalıyız. Kendimizin değil çocuğumuzun, yani farklı bir
bireyin öğreniyor olduğunu unutmamalıyız.
Öğretme sürecinde biz
kendi bilgilerimizi, kendi deneyimlerimizi çocuğumuza empoze etmeye,
ezberletmeye çalışmamalıyız. Bizim en önemli sorumluluklarımızdan birisi de
çocukların, kendi deneyimlerinden öğrenmeleri ve kendi seçimlerinin sonuçlarını
göğüslemeleri için özgürlük tanımaktır. Sorumluluk ile özgürlük ayrılmaz bir
bütündür ve biri olmadan diğerinin öğrenilmesi oldukça güçtür. Tabii ki zaman
zaman onlara rehberlik edip yaşadıklarımızı onlarla paylaşmalıyız, ancak
onlarında deneyerek ve hata yaparak öğrenmeye gereksinimleri vardır. (yaşamını
tehlikeye sokacak hatalardan bahsetmiyorum)
Peki, ne zaman ne
kadar sorumluluk?
Çocuğumuz, doğduğu
andan itibaren yaşı ve gelişimsel özellikleri göz önünde bulundurularak kendisi
ile ilgili yapabileceği her şeyi onun yapması sağlanmalı ve yapmaya devam etme
konusunda cesaretlendirilmelidir. Onun dışında evde, evin işleyişi ile ilgili
yapabilecekleri konusunda ona sorumluluk verilmeli, evin dışında
yapabilecekleri konusunda sorumluluk verilmeli, onunla ilgili alınması gereken
kararlara katılmalı. Kendisinin yapmaya istekli olduğu her konuyu denemesine
izin verilmeli ve olanak sunulmalıdır. Denemeleri sırasında güvenlik önlemleri
alınmalı ve yardım talep ettiği yerlerin dışında işine karışılmamalıdır.
Yapabileceği bir şeyi onun yerine yapmamız o konuda
sorumluluk almasını engeller. Örneğin
kaşığı kendisi tutmayı öğrenen bir çocuk artık yemeğini kendisi yemeli,
dişlerini kendisi fırçalamayı öğrenen çocuk kendisi fırçalamalı, tuvalet
temizliğini kendisi yapmayı öğrenen çocuk artık kendisi yapmalı, pijamasını
katlamayı öğrenmiş çocuğun pijamaları anne babası tarafından katlanmamalı vb.
örnekleri çok arttırabiliriz.
Peki yapmıyorsa ne
olacak diyebilirsiniz. Şu kesin ki; Siz ona yapabileceklerini sürekli hadi yap
diye hatırlatırsanız ve ya eninde sonunda dayanamayıp onun yerine yaparsanız
sorumluluk kazandıramazsınız.
Bir davranışı çocuk
öğrendikten ya da ona öğretildikten sonra uygulayıp uygulamaması kararı ona
bırakılmalı. Ve çocuk yapmasının ya da yapmamasının sonuçları ile yüz yüze
kalmalı (yüz üstü bırakmak demiyorum ikisi arasındaki farkı önceki yazımda
açıklamıştım).
Tekrarlıyorum; Bir
çocuk yaptıklarının ya da yapmadıklarının sonuçları ile yüz yüze bırakılmazsa
sorumluluk bilinci gelişemez.
Önümüzdeki hafta, çocuğa
bir davranışı öğretmeyi, davranış öncesi, davranış sırası ve davranış sonrası
aşamalarını dikkate alarak nasıl öğretebiliriz bir örnekle paylaşalım.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Yorumlarınız İçin Teşekkür Ederim